En S/ağır NoktaGece kararınca saçlarından , saatler vurunca gönül teline, Uzanırsın yatağına ve sarılırsın yokluklarına. İşte anlatamadığın en s / ağır nokta... Oda geniş ama içine sığamıyorsun, Kapı var ama çıkamıyorsun, Pencere açık ama nefes alamıyorsun. Ötesi yokluk, ötesi Yusuf’ un kuyusu. Sokaklar eriyor, kaldırımlar eriyor. Başlayıp bitiremediğim ne varsa içten içe haykırıyor. Kimse için çabalamıyorum artık. Hiç bir limana sığınmak da istemiyorum, en ağır anlarda bile. Kimse kimsenin umurunda da değil zaten. Neden herkes bu kadar sahte. Defalarca bir sürü haksızlığın ortasında buldum kendimi. Yemediğim tekme kalmadı,okumadığım kitap. Sırtımdan hırkamı ç/aldılar, unutmadım tükürdüğüm kanları... Yoruldum anlayamamaktan Anlatamamaktan kendimi Her parçam başka bir yerde... Gülmek,ağlamak hiç bir şey gelmiyor içimden. Kelimeler gereksiz gelmeye başladı. Doktor ilaç verdi pehh ilaçlarla mı mutlu olacağım. Yaşamayı başaramıyorum bu bir gerçek , Ve , ölmeyi de... İkisi arasında gidip gidip geliyorum. Bir ben mi bu kadar ince eleyip sık dokuyorum bilmiyorum ki. Saat ya çok geç oluyor yada çok erken. Cinayet mi acaba bu...? Gördüğüm yüzlerden hiç bir şey anlamıyorum. Aynı anda hem yanar, hem de donar mı insan. Bu kaçıncı zemheri, alışamadım. Nefes almaya mecburum, kalbim atmaya mecbur. O kadar işte... Doğrudur külden ses çıkmadığı, Çıkmıyor işte, İnsan sorusuz, cevapsız kalır mı, Kalıyor işte. |