Gök Gelir Yer Gider
Vurgun yemiş tam alnından saatler
Gök gelir yer gider, çözülür dizlerim... Saçlarından yakalanmış bir yel, Kaybolan bir yamaç Ve damlasını arayan bir nehir Parmaklarımın ucundan adın geçer. Ağır bir nöbet, alır başını gider. Bu sevdanın samimi bir yarası var Yarım bırakılmış bir şiir Yitik bir aydınlık Elimizden kayan bir çiçek Gönle iliklenmiş bir sevgili Ne ileri, ne geri... Gece yatmış dört duvarına Çoktan derinliğini unuttu deniz Cansız taştan ağır yerden Gönlüme attığın düğümler. Bu neyin darbesi, neyin habercisi En inceldiğim yerden yakalandım Bekledi toprağı bahar, dağları kar Sudan su, ateşten ateş Daha sancısı başlamadan Bileklerimden aşağısı donmuştu. Sokağın tan ortasında İşte orada Bir çocuk seni bekler Bir ağıt tutturur bütün bağ Gecikmiş bir bahar Kurşun gibi ağır Bir gözyaşı matemi Devrilir, başı devrilir dağların Daha da mı uzakta Sonun başlangıcında Yerim hazır Bugün yarın giderim. |