Eylülüm/Soyun Teninden
Bu ne hüzün be eylülüm
Renkler bizi bıraktı. Dudaklarımızda bir ıslık, Sanki Kenan illeri kapımızı çalan. Yolumuzu kesti hep içimizin cakası Taradı hayat tek tek çözüp, Tel tel saçlarımızı... Hayat bu ya, ya bağırdı ya sustu. Yerimizi bulamadık. Susarak soyledik biz bir çok kelimeyi. Belki de bu , Biraz kaybolup biraz bulmak kendini Kapısından geçerken kaybolduğum, Bir balıkçı lokantası, Dilsiz gönlümün şu an, Her coğrafyası. Kuzey rüzgârlarıyla müfrezeler Su altı serenatları eritti bizi. İskelenin üzerinde kırlangıçlar, Bir tek onlar dilimizden anlar. Balık çırpınışlar, Bir kaç ışık yılı, sırtımda taşıdığım anılar. Ahh dilsiz acılar Okunmuyor uğultusu. Yüreği ağzında hepsinin. Hava keskin, Üstüm başım eksildi. Parmaklarımın arasından Nice soğuklar geçti. İnsan saramadığı yaraları Ah... der susarmış. İz bıraktı aşk dövmeleri. Aktı bir kere deli bakışlar, içimize aktı. Ateşi başka dumanı başka , Güneşi başka gölgesi başka. Aşk diyorlar adına.. İskele sancak alabora Ey vefalı dostum fora, forsa Ne çok gömülmüşüz , Yıkayıp kaldıracaklar. Soyun teninden haydi, Gidelim. Nasıl olsa artık bizi, burada, Anlamayacaklar.. |
çok güzeldi
bilgilendiriciydi,,
sevda ve özlem vardı,
akıcı ve anlamlıydı,kutluyorum Üstadem,
Dua ve selamlarımla.