Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen. Hayat hikayesinin şiirsel serisi 35.bölüm
ertesi sıla olunca gurbet de seviliyor arkası güneş olunca, perde de ışıtıyor yok iken var edilmişiz varlığımız yokluğumuza tercih edilmiş bizden habersiz bir rağbetin sonucuyuz her birimiz bir beğeninin meyvesiyiz
kim rağbet ederdi ki bize yokluğumuzda yokluğumuzu kim fark edebilirdi ki eksikliğimize kim razı olmaz ki illa ki O’… başka kimseler değil illa Allah
ki sabır Allah’ı yanında bilmektir sabretmek Allah’ın yanında bulunmaktır gülünü inkar eden hangi diken mahcup olmadı ki. diken çok, gül azdır alemin göğsünde gül’e dönen muhammed (sav)’in hiç görmez mi az’ın ne kadar aziz olduğunu Allah’la olan az değil azizdir
* kureyş müşriklerinin hayatlarında büyük bir tedirginlik can sıkıcı bir endişe hakim bulunuyordu hepsinin zihninde karar kılmış fikir şu idi mutlaka ebu talib’in yetimi muhammed’in işi bir an önce halledilmeliydi
konuyu görüşmek üzere, darü’n-nedve’de toplanan kureyş hararetli ve ateşli konuşmalarından sonra ebu cehil’in teklifi kabul edildi muhammed’in vücudu ortadan kaldırılacaktı
bu korkunç cinayeti işlemeye kim cesaret edebilirdi işin içinde haşimoğullarının böyle bir hal vukuunda kan davası gütmeleri de söz konusu idi bu iş için bazıları büyük vaatlerde de bulunuyordu mesela ebu cehil muhammed’i öldürecek kimseye benden 100 kızıl ve siyah deve şu kadar altın, şu kadar gümüş
kimse bu korkunç kararı tatbik etme cesaretini kendisinde göremiyordu içlerinde biri vardı uzun boylu, iri yapılı kimseye boyun eğmez, gözünü daldan, budaktan sakınmaz gözü pek biri ortaya atıldı bunu ben yaparım..dedi
bir anda bütün gözler ortaya atılan bu cesur adamın üzerine çevrildi baktılar hattaboğlu ömer’di bu ömer’in bu işi yapabileceğinden emin olan kureyşliler hep bir ağızdan evet, bunu ancak sen yapabilirsin görelim seni
ömer, artık hedefini tespit etmişti doğruca darü’l-erkam’a giderek orada peygamber efendimizi bulacak ve alınan kararı yerine getirecekti kılıcını kuşanan ömer kan çanağına dönmüş gözleriyle etrafa öfkeli bakışlar savurduktan sonra doğruca kabe’ye giderek tavafta bulundu
sonra da kin, düşmanlık dolu sert adımlarla safa tepesinin yolunu tutup darü’l-erkam’a doğru yollandı gidişinde bir mana vardı bir hedefe doğru gittiği besbelli idi
yolda, müslüman olmuş ,imanını gizleyen akrabasından nuaym bin abdullah hazretlerine rastladı ömer’in bu değişik tavrı karşısında sormadan edemedi nereye gidiyorsun ey ömer şu, dinini bırakan kureyş’in arasına ayrılık düşüren muhammed’in vücudunu ortadan kaldırmaya gidiyorum
bu dehşetli karar karşısında tüyleri diken diken olan hazret-i nuaym onu bu fikrinden caydırmanın yolunu aradı vallahi, çok zor bir işe kalkışmışsın muhammed’in ashabı onun başı ucundan bir an dahi olsun ayrılmıyor ona yol bulmak çok güç
farzet ki, bir yolunu bulup onu öldürdün zanneder misin ki, abd-i menafoğulları senin yeryüzünde elini kolunu sallayarak dolaşmana müsaade eder
sert bakışlarını muhatabının üzerinde gezdiren ömer sen de mi ondan yana oluyorsun yoksa beklenmedik bir cevapla karşılaştı ya ömer, sen beni bırak önce ev halkına, aile efradına bak enişten ve amcaoğlun said bin zeyd ile eşi kızkardeşin fatıma müslüman olup muhammed’in dinine tabi olmuşlar git, önce onlarla uğraş
ömer’de bir şaşkınlık bir tereddüt duyduklarına önce inanmak istemedi hatta araştırma ihtiyacını bile duymaz görünerek yoluna devam etti ancak içine düşen şüpheyi yenemedi ve yarı yolda fikrini değiştirerek kız kardeşinin evine doğru döndü
bu sırada… fedakar sahabi habbab bin eret hazret-i said ile ailesi hz. fatıma’ya yeni nazil olan taha suresini okumakta idi evinin önüne yaklaşan ömer bu sesi duydu kapıyı hiddetli hiddetli bir-iki çaldı açılmadığını görünce omuz verip kapıya yüklendi ve hışımla içeri daldı
hz. fatıma, hiddetli hiddetli kapı çalanın kardeşi ömer olduğunu anlamış kur’an sahifelerini hemen bir tarafa kaldırmıştı hz. habbab da bir köşeye saklanıvermişti ömer, öfke dolu sesiyle okuduğunuz ne idi eniştesi telaş ve heyecan dolu ifadelerle bir şey yok, sadece aramızda konuşuyorduk
ömer’in öfke ve hiddeti bütün bütün arttı masum masum duran eniştesinin yakasına yapıştı demek duyduklarım doğru imiş siz de muhammed’in dinine girdiniz öyle mi onu yere çarptı hazret-i fatıma kocasını kurtarmaya kalktı sert bir tokatla o da kendini yerde buldu
müslümanlığını gizlemenin artık bir mana ifade etmeyeceğini anlayan hazret-i fatıma ayağa kalktı ve elinden geleni yap, ey ömer ben ve kocam artık müslümanız Allah ve resulüne iman ettik diye haykırdı
bu sözlerini, getirdiği kelime-i şahadet takib etti ortalık bir anda bu kelimenin azamet ve haşyetiyle çınladı manzara ibretli ve içler acısıydı bir insan, kız kardeşini Rabbim Allah dediği için nasıl böylesine insafsızca dövüp kan revan içinde bırakabilirdi
kan revan içinde bırakılanın haline rağmen davasını haykırmaktan geri durmaması karşısında hangi katı kalp yumuşamaz hangi yürek insafa gelmezdi
ömer, şaşırdı birden kalbinde dalgalanmalar meydana geldiğini hisseder gibi oldu daha fazla ayakta duramadı yere oturdu derin derin düşündü …hele getirin şu okuduklarınızı getirin de muhammed’e gelen şey ne imiş göreyim
hazret-i fatıma önce tereddüt gösterdi kardeşinin mübarek kur’an sahifelerine hakaret edebileceğinden korktu ancak ömer …korkmayın diyerek onun bu endişesini yok etti kur’an sahifeleri ancak temiz kimselere verilebilirdi halbuki ömer, henüz şirk üzere bulunuyordu dolayısıyla da manen temiz sayılmıyordu
hz. fatıma … ey kardeşim sen Allah’a şerik koşulan bir inanç üzere bulunduğun için temiz sayılmazsın halbuki, ona ancak temiz olanlar el sürebilir kalk önce bir yıkan
hz. ömer, kalkıp gusletti hz. fatıma koyduğu yerden kur’an sahifesini hürmetle alıp ona verdi hz. ömer katipti okuma yazma bilirdi eline aldığı sahifeyi başından okumaya başladı
…ta ha biz kur’an’ı sana meşakkat çekmen için indirmedik onu, Allah’tan korkan kimse için bir öğüt olarak indirdik o, yeri ve yüce gökleri yaratan Zat tarafından peyderpey indirilmiştir…
ömer, hem okuyor hem de okudukları üzerinde düşünüyordu kur’an’ın ebedi ve edebi belagati karşısında şaşkına dönmüştü sanki, az evvel kılıcının kabzasına yapışıp peygamberimiz (s.a.v.)’i ortadan kaldırmaya giden ömer o değildi
kalbindeki katılık yüzündeki öfke yok oluvermişti birden az evvel kan çanağını andıran gözleri şimdi aydınlık saçıyordu yüzüyle beraber, içi de gülüyordu
surenin devamında …muhakkak ki Allah Benim Benden başka ilah yoktur Bana kulluk et ve Beni anmak için namaz kıl.
ayetini okuyunca haykırdı ömer bu ne güzel ne şerefli ne haşmetli bir kelam bu kelamdan daha güzel daha tatlı bir söz olamaz
ömer’in kalbinin hidayet nuruyla sarıldığını onun aydınlığına kavuştuğunun işaretiydi bu ifadeler hz. ömer’in bu sözlerini işiten kur’an hocası hz. habbab gizlenmiş olduğu yerden ortaya çıkıverdi müjde, ey ömer dilerim ki, resulullahın yaptığı dua senin hakkında gerçekleşsin dün gece o, …Allah’ım, islamiyeti ya ebü’l-hakem bin hişam’la ya da ömer bin hattab’la kuvvetlendir diyerek dua etmişti
biri server-i kainat efendimizin vücudunu ortadan kaldırmakla ancak islam davasının önüne geçilebileceğini teklif eden ebu cehil diğeri bu teklifi kabul edip kararı infaz etmeye kalkan ömer
ömer’in , resulullah aleyhindeki düşünceleri tamamen aksine dönmüştü bir an evvel fahr-i alem efendimizin huzuruna varıp hidayet nuruyla kucaklaşmak istiyordu
resulullah şimdi nerede diye sordu resul-i ekrem efendimizin, ashabından bazılarıyla safa tepesi eteğindeki darü’l-erkam’da bulunduğunu öğrenince derhal yola koyuldu hz. habbab’la
gözcü ömer’in silah belde geldiğini içeriye haber verdi herkesi bir telaş ve heyecan havası sardı sadece biri müstesna hazret-i hamza elini kılıcının kabzasına atarak …bırakın gelsin korkulacak ne var eğer hayırlı bir maksatla gelmişse kendisini hayırla ağırlarız eğer kötü bir niyetle gelmişse onu kendi kılıcıyla hallederiz
manzarayı seyreden fahr-i alemin yüzünde tebessümler belirdi ömer’in gönlünün hidayet nuruyla aydınlandığı haberini almıştı hiç bir telaş ve endişeye kapılmadan oturduğu yerden …telaş edilecek bir şey yok bırakın gelsin eğer, Allah, onun hayrını murat ettiyse kendisini doğru yola iletir. diye emir buyurdu
bu emir üzerine kapı açıldı kapı önünde bekleyen ömer, heybetli görünüşü silahıyla içeri girdi yüzünde öfke değil, muhabbet parıltıları vardı gözleri, hak ve hakikati aramanın aydınlığı içindeydi
resul-i ekremle bir an göz göze geldi kainatın serveri efendimizin manevi heybeti karşısında kendinden geçer gibi oldu her şeyini unutmuştu nebiyy-i ekremin nurani bakışları kalb ve ruhunu tesiri altına almış adeta avuçlamıştı
bir müddet birbirlerine bakıştıktan sonra resul-i ekrem efendimiz sessizliği heyecan ve telaş havasını …neye geldin, ey hattab’ın oğlu ömer. sorusuyla dağıttı
sonra da elini uzatıp kılıcının bağından tuttu …Allah’ım, islam dinini hattaboğlu ömer’le kuvvetlendir. diye dua etti
hz. ömer, ruhunu hidayet güneşinin cazibesine kaptırmıştı artık resulullah efendimizin sualini …Allah ve resulüne ve onun Allah’tan getirdiklerine iman etmek için geldim. kelime-i şahadet getirerek müslüman oldu
nebiyy-i ekrem efendimiz ile ashabı kiramın sevinçleri son haddine varmıştı hep bir ağızdan yüksek sesle tekbir getirdiler Allahü ekber... Allahü ekber... Allahü ekber... mekke sokaklarından duyulan tekbir sesleri ufukları çınlattı oradan göklere doğru nurani dalgalar halinde yükseldi
artık hazret-i ömer müslümandı kırkıncı müslümandı bundan böyle, cesaret, kuvvet ve kahramanlığını şirk için değil islam dini uğrunda kullanacaktı kureyşlilerin verdiği karar üzerine server-i kainatın vücudunu ortadan kaldırmaya koşan ömer şimdi onun etrafında pervane hz.ömer olmuştu
yiğitliğine imanın hadsiz kuvvetini de ekleyen hz. ömer bundan böyle Allah için resulullah için müşriklere gözdağı vermeye koşacaktı birdenbire parlayan bu ateş hz. muhammed güneşinden feyz ve ışık alarak dünya tarihine adalet timsali adil ömer diye geçecekti
cesaretin gerçek kaynağı olan imanı kalbine yerleştiren hazret-i ömer artık yerinde duramaz olmuştu resul-i erkeme seslendi …ya resulallah biz ölsek de yaşasak da Hak din üzere değil miyiz
resul-i zişan …evet, varlığım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki siz kalsanız da ölseniz de Hak din üzeresiniz. cevabını verince hz.ömer, ..öyle ise hala ne diye gizleniyoruz seni Hak dinle gönderen Allah’a yemin ederim ki korkmadan, çekinmeden cesaretle bütün şirk meclislerine gidip açıklayacağım islamiyeti
resul-i kibriya efendimiz önde sağında hazret-i ömer solunda hazret-i hamza diğer sahailer arkalarında darül’l-erkam’dan çıkarak kabe’ye doğru yol aldılar vakur adımlarla mescid-i harama girdiler
hazret-i resulullahın başını bekleyen müşrikler bu manzara karşısında şaşırıp kaldılar şaşkın, ürkek ve korkak bakışlarla bir hazret-i ömer’e, bir hazreti hamza’ya bakıyorlardı
bir ara cesaretlerini toparlayarak …ey ömer, arkanda ne var, ne ile geldin hz. ömer, …la ilahe illallah muhammedü’r-resulullah ile geldim kimse yerinden kımıldamasın yoksa boynunu vururum
müşriklerin sesi sedası kesildi dilleri tutulmuştu sanki resul-i kibriya efendimiz serbestçe kabe’yi tavaf etti ve namaz kıldı müslümanlar da açıktan açığa namaz kıldılar
hz.ömer’in müslüman olması islamiyet için bir fetih müslümanlar için bir şeref ve izzet idi hazret-i ömer der ki …işte o zamanAllah resulü hak ile batıl olanın arasını ayırdı diye bana faruk’ adını taktı
* zulmün ağırlığında sabır taşları çatlıyor umarsızca dile getirilememişliğin boğuk sancıları saplanıyor böğrümüze arsızca yazık ki sahralara yayan yarelere sevincin kalbini kemiren sözler yazılıyor artık yıldızsız zamanlarda
yıldız alacası bir dünyada çaldırdık son şafak yıldızımızı yerlerde çiçek göklerde yıldızdı düşlerimiz ve heyhat, yıldızların düştüğü yere kilitlendik
yıldızlarımız kaydı her gece avare uykusuzluklarda yıldızlar sayarak poyrazına tutulduk yıldız yelinin yıldızlarımızı söndürdüler göklerde sonra yağmalanan günlerde el ele tutuşup gittiler yıldızsız semalara yittiler…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
göklerde yıldızdı düşler şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
göklerde yıldızdı düşler şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Allah'la olan az değil azizdir ne güzel bir paylaşım Yüreğinize emeğinize sağlık özellikle sayfanıza uğramıyordum uzunca bir zaman ayırıp kana kana okumak istedim tekrar tekrar emeğinize sağlık
yıldızlarımız kaydı her gece avare uykusuzluklarda yıldızlar sayarak poyrazına tutulduk yıldız yelinin yıldızlarımızı söndürdüler göklerde sonra yağmalanan günlerde el ele tutuşup gittiler yıldızsız semalara yittiler…
Üstadım ne güzel yılmadan, usanmada büyük bir sabırla destansı bir güzellikte her şeyi harfiyen yazmanız. İşte bu da sizin ne kadar çok imanı güçlü bir yüreğe sahip olduğunuzun bir göstergesidir... Ve bunun takdirini de Rabb'im tarafından mutlaka mükafatlandırılacaksınızdır bundan hiç şüphem yok. Tıpkı Peygamber Efendimizin sonunda mükafatlandırıldığı gibi... İhlaslı yürek sesinizi gönülden kutluyorum. Her daim sonsuz saygı ve selamlarımla...
Tebrikler Saygıdeğer Üstadım...Anlamlı ve güzel bir şiir,kutlarım... Cumhuriyetimizin 99.Yılı Tüm Milletimize Kutlu Olsun İnşallah... Selam ve saygılarımla...
Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏 "Bir hayalim vardı Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah. Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun. Sonsuz selam ve dua ile. Allah'a emanet olun.
tekrar tekrar emeğinize sağlık