KARA
Denize bakıyordu derin derin.
Üzgün gibiydi, Bilmiyorum ki; Sinirli miydi? Çok görmüştüm o hallerini, Bu sefer bir başkaydı sanki. "Ne oldu?" dedim. Sustu. Cevap vermedi. "Kara" dedim, "Ne oldu?" "Gitmiş"dedi, Sesi önce titredi, Bir şey diyecekti, Kelimeler boğazına tıkandı sanki, Anlatamadı, Titredi Körpe bir ağaç, Kuru bir yaprak gibi Anlamadım giden neydi? "Kara" dedim, "Ne gitti,kim gitti?" Sustu Kara, O küçük kulübesine girdi. Saçları beyazdı Kara’nın. Bıyıkları,sakalları da, İçtiği sigaranın bıraktığı sarılıklar dışında. Gözleri masmavi idi, Deniz gibi. Ağ çekmekten çatlamıştı elleri. Soyadından gelirdi Kara ismi. Bilgiliydi Kara. Vardı bir cevabı her konuya. Ekonomi,ticaret, Felsefe,Siyaset. Hiç evlenmemiş Kara, Bir kere çok sevmiş, Komünist diye babası vermemiş. Kara ,sevgiye küsmüş, Bir daha sevmemiş. İki duble atınca depreşirdi sevdası. O zaman, Bir şiir okurdu, önceden yazdığı, Ya da usulca çalardı bağlamasını. Sevdiğinin adını hiç söylemezdi, Bahsederken sadece "Aşk" derdi . Denize ağ atardı Kara, Ekmeğini denizden alırdı. Çok tutarsa satardı, Dostuda,seveni de çoktu, Bir de köpeği,can dostu. Bağlamanın sesi geldi kulübeden, Koşarak girdim içeri, Baktım gözünde iki damla yaş Başıyla bana otur dedi. Bıraktı sazı usulca, Başını öne eğdi Kara. "Aşk ölür mü be" "Hiç Aşk ölür mü?" dedi. O günden sonra Kara hiç gülmedi. |