CABAR KÖYÜ AĞIDIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 1.Dünya Savaşı sonrası, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7. maddesine göre; ’”İtilaf Devletleri kendi güvenliklerini tehdit eden herhangi bir durum ortaya çıkarsa, stratejik noktaları işgal edebileceklerdi.” Bu maddeden hareketle Osmanlı Devleti toprakları, dört bir koldan işgal edilmeye, paylaşılmaya başlanır. 15 Mayıs 1919 günü sabahın erken saatlerinde İtilaf Devletleri’nin desteklendiği Yunan Ordusu, İzmir’i işgale başlar. Yunan kuvvetleri, kısa sürede Manisa, Aydın ve Uşak’ı işgal ederler. Çivril topraklarına kadar yaklaşan Yunan birlikleri, 8 ocak1921 tarihinde Çivril’i işgal eder. Bu işgal, daha çok keşif amaçlıdır ve 10 gün sürer. 516 Gün sürecek olan Çivril’in ikinci işgali ise,1 Nisan 1921 tarihinde, Cuma günü başlamıştır. İşgal için Çivril’e Bulkaz (Gürpınar) istikametinden gelen Yunan askerlerine ilk karşı koyanlar “Kuva-yı Milliye” güçleri ve Cabar köylüleri olmuştur. “Alatepe Çatışmaları”nda Türk topçusu ilk ateşe “Gökbaşlı” üzerinden inen Yunan askerlerine kayıplar verdirilmişti. Aynı gün “Naldanlı” mevkiindeki çatışmada 4 Yunan askeri öldürülmüş, biri yaralanmıştı. Bu olay Cabar baskınının nedeni olmuştur. Bugün yaşanan acı olaydan sonra Çivril işgal edilir. Cabar Köyü için ise asıl acılar bundan sonra başlayacaktır.1 Nisan’ı 2 Nisan’a bağlayan gece yarısı bir grup Yunan askeri, Cabar köyünün direnişinin intikamını almak ve çevreye gözdağı vermek için köye gelir. Gece baskını şeklinde gerçekleşen Cabar Katliamı, Yunan işgal yöntemi olan yakmak, yıkmak ve toplu kıyımın en acı örneğidir. Bu amaçlarla, köyün içine beşer onar dağılan Yunan askerleri, bütün evleri ateşe vermeye başlar. Bunların gürültüsü ile uyanan, gündüz Naldanlı’da Yunan’la çarpışan beş kişi, silahsız olarak birden dışarı çıkarlar. Bunları gören Yunan askerleri, köy odasının yanındaki dibek taşının etrafında, süngü darbeleriyle beşini de şehit ederler. Bu kişiler; Çalıklar’ın İbrahim, Panguduzoğlu Mahmut, Köyün hocası Çomcaoğlu Ali, Sarı Musaoğlu Mustafa ve Karayeğen oğlu Mustafa’dır. Yangınlardan canını kurtarmak için dışarı çıkanlar ise ya süngülenerek ya da kurşunlanarak öldürülür. Çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç demeden başlayan bu toplu kıyım gün ışıyana dek devam eder. Nitekim Cabar kıyımıyla ilgili olarak, Genel Kurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan yayınların 11 Nisan1921 tarihli bölümünde ”Yunanların, bir subaylarının öldürüldüğünü bahane ederek Çivril’in Cabar köyünü yaktığı ve köy halkının tamamını katledildiği öğrenilmiştir.” şeklinde bir bilgi bulunmaktadır. Tarihin bu kara gecesinde, her birinin ayrı ayrı öyküsü olan 83 can şehit edilmiştir. 02.04.2021 tarihinde Cabar Şehitliği Denizli-Çivril Belediyesince düzenlenerek ziyarete açılmıştır. Mekânları cennet, ruhları şad olsun. ................................................................................................................. (*) Bk. Çivril belediyesi tanıtım sayfası. Baskın verdi şu Yunan’ın domuzu, İnsanlığı pula sattı, gördün mü? Elif kızın yükte kaldı çeyizi, Gelinliği kana battı, gördün mü? Ciğer yandı Elif diye, vay diye! Nur yüzünü gören dedi, ay diye! Kuş avlarca evlerinin içinde, Demediler günahın ne, suçun ne! Yasin bebek dahi, daha üçünde; Ecel şerbetini tattı, gördün mü? Ciğer yandı Yasin diye, vay diye! Yeni doğmuş anasından tay diye! Nene-torun, hem analı-kuzulu; Tepe yığın, üst üstüne dizili... Seksen üç can kayıtlarda yazılı, Orta yerde öle yattı, gördün mü? Ciğer yandı Cabar diye, vay diye! Tarih tanık kıyım görmüş köy diye! Bulkaz Dağı yüksek misin, ahımdan? Yandık ama kem söz çıkmaz ağzımdan. Zalimlere kalmaz zaten bu meydan, Mazlumların ahı tuttu, gördün mü? Ciğer yandı vatan diye, vay diye! Eller kalktı Rabbimize duy diye! Gelincikler şimdi büker boynunu, Her baharda kan doldurur koynunu, Allah bize göstermesin aynını, Ne sağlammış millet hattı, gördün mü? Bilgi notu(*) |