HaSReT KoKaN YeMiNoysa ki , hiç sevmediğim kadar seviyordum seni hiç gülmediğim kadar gülebiliyordum yanında ve hiç ağlamadığım kadar ağlayıp ferahlıyordum dizlerinde hiç yapmadığım şeyleri yaptım seninle kimseyi umursamadan yanında unutuyordum herşeyi üzüntülerim köpük köpük taşıyor yokolup gidiyordu avuçiçlerinin şefkãtinde hem annem oluyordun hem babam yanıbaşımda iken bile vatanıım kadar özlem kokuyordun buram buram hani çok hastalanmıştım ya birgün nasıl sabaha kadar beklemiştin beni annemden sonra ilk kez biri benim için endişelenip fedã etmişti uykusunu âhhh şimdi esse delice rüzgâr martıların bembeyaz kanadında taşısa kokunu merhem olsa dumanı tüten yaralarıma naftalin kokulu sandıktaki hatıralar kadar bahtiyar olsam çalsa en sevdiğimiz şarkı kapatıp gözlerimi en güzel rüyayı görsem meselâ bu sabah uykudan beni sen uyandırsan bakarken gözbebeklerime bulutlar delice ağlasa sona erse bu kahrolası ayrılık aşkın bahtı gülse senede birgün değil hergün yürüsek elele sihirli bir değnekle gurbetin içinde gurbetlik sona erse .. yoksa unuttun mu beni diyorsun insan hiç unutabilir mi yere göğe sğdıramadığını hasret değirmeninde un ufak olduğunu aşk odunda çıra gibi yandığını kanatsız uçtuğunu küçücük kalbindeki dağ gibi acılara iyi geleni en sevdiği yemişin tadını babaanneden yadigâr adını herşeyi herşeyi unutabilir ama ona dünyayı bağışlayanı nasıl unutur unutmam için nefessiz kalmam dünyanın en nankörü olmam gerekir sevgilim ãhhh sevgilim söyle bana peki sen unuttun mu ettiğimiz yeminleri uçan bütün kuşlar şahitti dans eden bütün kuğular kumlardan kule yapan çocuklar bir asra değer ömürlük yaşayan kelebekler yuva yapan karıncalar en çok da Allah ben bozmadım masumiyetle koruduğum yeminimizi dualarla sarıp sarmaladım güzelce saklıyorum yüreğimin en güzel köşesinde ya sen sevgilim..? nagihan |