Sislere Ve Puslara Zarif Dokunuş
Güneş, bir sabah kemanın ondan daha sıcak olan sesine uyanır. Bahtı için biçilmiş tahtların arayışına doğru, uzun uzadıya yolunu alır.
Sisli puslu bir seyre dalışın adımlarını, parmak uçlarıyla zarifçe yoklar. Sessizliğin sağır edici çığlığına kapanmış tüm kepenkleri dünden aldığı azimle, birer birer açar. Ufukta yükselen kubbelerin semaya değişine şahit olduğundan beri, tüm gereksiz vazgeçişlerinden uyanmıştır. Bir çocuğun çıplak ayaklarına, bir ananın feryadına, bir âşığın göz göre göre idamına rağmen, sabırla yeni güne; yanar yanar yanar... Doğmaya azmettiği her gün önüne çekilen duvarları, ışığındaki aşk ile teker teker sınar. Kemanın sesine bulanmış mest-i dermanı, derin aşk ile arar. O derman ki, bezen arş’da dans ederek, bazen de kendini toprak altına gömerek bekler. Çünkü o bilir ki, küsen her şey zerafetin âşkına muhtaçtır. Çünkü o bilir ki, zerafetle aranan herşey, topraktan fışkırırcasına hayatta yerini yeniden bulacaktır. Serpil Çavuşoğlu 30/04/2013 |