YANMADAN PİŞİLMİYOR
Gayrı vakit tamamdır düşmek için yollara,
Bir hayli yorulsam da yanmadan pişilmiyor. Yük olmadan iyice tutunduğum dallara, Bin yerden kırılsam da yanmadan pişilmiyor. Seksen dört ağustosta geldim yalan dünyaya. Otuz beş yıl yürüdüm yılları saya saya. Nice ümidim bir bir düşerken akan suya, Yeniden sarılsam da yanmadan pişilmiyor. Farklı açılar ile bakarken görüntüye. İnce düşüncelerden hep düştüm üzüntüye. Tersine yönde kürek çekerken esintiye, Ortadan yarılsam da yanmadan pişilmiyor. Kayıp olmak da vardı kalabalık içinde. Gezinmek de var idi binbir kılık içinde. Benimkisi yangındı suda balık içinde. Vurgunla vurulsam da yanmadan pişilmiyor. Şimdi bilinmez yöne çevirirken rotayı. Eşref-i mahlûk üzre sabitledim çıtayı. Silerken şarkılara yazdığım her notayı. Biçare durulsam da yanmadan pişilmiyor. Mesut’um heybemdeki azığım şiir ile. Yaraya neşter vuran yazığım şiir ile. Vedalaşıp artık her yazdığım şiir ile, Kendimden sıyrılsam da yanmadan pişilmiyor. Mesut ALTUNKAYNAK |