Vicdan yanığı
Mahalle parkındaki masa yanığı
durak taburesinde gerinen sokak kedisi günlerce aç kalmış yavrunun yutkunma sesi vicdan damarında akan kanındır... Sevdiğin birinin ardından konuşulunca kalplere saplanınca sivri bir kanca içine duman gibi kasvet dolunca pişmanlığındır... Temiz düşüncelerle yaşayıp gidiyorken sebepsiz bir dedikodu dillerden dökülürken sevginin kaymak kısmı gıybetle sökülürken ahmaklığındır... Vicdan nasıl konuşur bilir misiniz vicdan konuşmaya başlayınca kesilir sesiniz içerde bir yerde derinden bir sızı hissedersiniz Allah’ı gücendirmekten korkmaklığındır... Nedir huzurunu elinden alan ruhunu esir alıp nurunu kaçıran iyiliği güzelliği havaya savurup uçuran yapmayım dedikçe aynı hataları yapmaklığındır... Öyle sanıyorum ki kalpte duyulan Allah’ın sesidir her yanlış yaptığın an öyle çabuk geçiyor ki bir göz kırpınca zaman gece gündüz seni yanıltan insanlara tapmaklığındır... Lafa söze karışırsan yandığın gündür bilesin en değer verdiğin inançlarını kaybedersin vah vah tüh tüh eyvah dersin kendini göz göre göre uçuruma atmaklığındır... Kulakların tıkalı sesini duymuyorsun gönül gözün kapalı hakikati görmüyorsun sen kendinden gitmişsin geriye dönemiyorsun başkalarına kapılıp akmaklığındır... Ruhunun pencerelerini sil bir an önce kalbinin yansımalarını aynalarda görünce erişirsen gün olup böyle bir bilince Allah’ın ipinden tutmaklığındır... Gülhan Çeliktaş |