Aşk PerisiGizli geldi aşk perisi, dediğine aklım şaşkın ’’Elim, ateşin ruhundan bir kıvılcım salıp gider’’ Hangi çiçek tılsımıdır, imkânsızı seven aşkın ’’Dilim: Ezelden beri gül, tütsünün en güzeli der’’ ’’Bir sihir ki; aklı baştan, seni senden alıp gider’’ Nasıl da hep tatlı başlar her aşkın yol serüveni Yıldız tacı örmek ister, seven görünce seveni Neyse göklere kuruldu mavi düşler merdiveni ’’Tozpembe basamakları geçsen bile üçer dörder’’ ’’ Sen yıldıza uzandıkça, merdiven kısalıp gider’’ Başımdaki varsıl efkâr, sırtımdaki sefil hırka Aşk adına kör bıçakla yarıp durdum kılı kırka Ayrılıksa; bakmaz dile, ne kişiye, ne de ırka ’’Nereye giderse gitsin, âşık koruyla beraber’’ ’’Ona yarım kalan aşkın ızdırabı kalıp gider’’ Neydi gökteki o yıldız, ermek istesen erilmez. Geçmişle arana perde germek istesen gerilmez Gülistanda gonca bir gül dermek istesen derilmez ’’Silinmez alın yazısı, nasıl değişir ki kader’’ ’’Bunun için mi gözlerin uzaklara dalıp gider’’ Saçıma düşen aklarda, hasret günleri sayıldı Bülbül ve gül benzetmeli ne efsaneler yayıldı Sittin sene beklemekten; gözüm yıldı, gönlüm yıldı ’’Ferhat’la Şirin’i düşün, ya da Arzu ile Kamber’’ ’’Efkârlı hicran bulutu, başına alçalıp gider’’ Öyle bir çöktü ki sevda; sıyrılamadım sisinden Şafak pembesinden kattı, gökkuşağı mavisinden Fecre kadar tütsülendim her gece kandil isinden ’’Gözünde sildiğin uyku, yine firarda ne haber’’ ’’Vuslat kapısını ancak seher yeli çalıp gider’’ Gündüz hayal gece düşte, bulutlarda başlar gezi Bir yıl daha, rüzgâr gibi geçip gider, der önsezi Unut unutabilirsen aklından hiç silinmezi ’’Aşk, ayrılık, vuslat için nedir dilindeki ezber’’ ’’Ne aşkın tılsımı biter, ne zerre azalıp gider’’ Aşk, deli rüzgâr tayına, aklın binmesi olayı Ayrılık, ölüm ötesi, yok ki bulunsun kolayı Vuslat, Şira Yıldızı’nın insin şartından dolayı Peri: ’’Mühürlü kaderin, kalkar mı hiç engeli’’ der Hasret rüzgârı önünde dağ olsa ufalıp gider ***** |