İki Genç Kız
Değirmenden yayılan buğday kokusu
doldurmakta çatısı kiremitli tek katlı evini yalın hayatların, yorgun sevdaları sardıkça yüreğini gece, kırılan bir bardağın kayıp parçası şimdi tehlikeli ve bir o kadar da cezbedici ölüm bir santim daha yakınında şimdi. Oysa yaşam umut olmalıydı eş anlamlısı zıttına düşmemeliydi umutsuzluk kelimesi. İki genç kız, iki taze çiçek biri nergis biri yonca yaprakları güneşle yıkanmış, kokuları yeni sinmiş renklerine. Sindikçe silinmiş yapraklarına işleyen sevgi sevgisizlik yüreklerinde bir yapraksız çınar şimdi. Düşleri, umutları kadar büyüktü oysa dağ gibi yüreklerinde daha kök salmıştı umutları bir yabani ot çürüttü tüm tebessümlerini. Gittikçe bakmaz oldu günebakan çiçekleri yavaş yavaş kayboldu gülüşmeler saatler saatleri kovaladıkça, şehir yağmaya başladı usulca kiremitlerinizin arasından üzerinize kimbilir; cemresi içindedir varlığınızın kucak dolusu umutlar yağdıracaktır toprağınıza. Ana rahmine emanet bıraktığınız gülüşleri geri alacaksınız belkide; ağlayışlarla başladığınız hayata karşılık. İki genç kız, iki ayrılmaz varlık biri gece biri gündüz düştüler leyl u nehar’ın kelamlarına umutlarımı aşılamaya çalışıyorum kokusu renklerine yeni sinmiş goncabaharlara Leyl u Nehar |
saygılarımla...