BİR UZAY BOŞLUĞU HADİSESİ
bir uzay boşluğu hadisesiyken biz,
yokluk içinde kaybolmuşuz ve gidiyoruz. sonsuz bir gölge girdabı gibi, yaşamların içinde yokuz. zaman almış başını gitmiş, yıldızlar kayıp birbirine girmiş, ruhlar tüm bedenlerden ayrılmış, ve biz yaşanmaz sanrılarla kalmışız. boşlukta sonsuz defa, inanılmaz akıyoruz. bilmiyoruz nereye varacaktır sonumuz. yıldızlar arasında giden bir uzay gemisiyiz. solucan deliklerinden geçiyoruz. boşluklar, sonsuzluklar, ardıllar... kaldırımlar yok! ışık musluk gibi akıyor. evham yapacak durum yok, atom yok! akıl yok, mantık yok, yokluk yok! bitmiş ve tükenmişlik bile; var olmamanın sonsuzluğunda, ne ileri gidebilir ne de geriye. amansızca, fütusuzca kaybolmuşuz. sebeplerimiz nedensel değil sanki, boşluktan açığa çıkan çokluğuz. o kadar çaresiz ve o kadar mazlumuz ki: ne içten söylenen güzel şarkılar, ne de bin defa ilhamla yazılan şiirler, hiçbir şey anlam ifade etmiyor. biz, biz olmak değiliz. biz, yok olmak üzereyiz. ve yokluk bir köşede ağlıyorken, biz, yokluğa bile hasretiz. kaldı ki, yolda kalmışları düşündüren her şey; ardına bakılmadan unutulanlar gibi, ne bir topluluk var ne de bir birey, ne de var olmasını umduğumuz sevgi, aramızda paylaşılır mı peyder pey? afak, yolculuk yapılacak yer değil. bekleyen yok, durak yok, beklenti yok! araç yok, yakıt yok, vakit yok! anlamsızlık daha da anlamsız, yalnızlık ıssızlıktan bile ıssız, ve daha derin manalar içinde yüzen biz, soyuttan bile daha soyut kalmışız. sabah, öğle, akşam ve gece ne varsa; hepsi birbirinden sıyrılmışken, kalan yok, giden yok; vedalar yok! yol yakınken geriye dönen yok! aşk yok, hüzün yok, hissiyat yok! hesap yok, kitap yok, hitap yok! bir araftaymışız gibi; taraf yok! zaman içten içe üzülmüş ve ağlıyorken; tüm bunların hiçbir anlamı yok! belli ki var olmayan anlamsız şeylerin, var olması kadar olası her olasılık; tüm desenlerin ve de tüm renklerin, bir araya getirdiği sanatsallık, bir girdaba teslim olmuş gidiyorken, bize acı verir mi ki bu ayrılık? düşünemiyoruz artık bunların hiçbirisini. ve olacaklar eninde sonunda olacak. isyan edemiyoruz, ve duyuramıyoruz sesimizi. herkes bizim gibi zannediyor ancak, hiç kimse birbirini görmüyor ve de duymuyor! aralarda sonsuzlara varan bir boşluk, yok gibiyiz. minicik, ufacık insanlarız. kaçınılmaz sona varıyorken bu yolculuk, artık hepimiz birer yalnızlığız. ve öylece olacakları bekliyorken, sonsuz, karanlık bir uzay boşluğunda, bir uzay boşluğu hadisesiyken biz, sebepsiz, nedensiz ve de çaresiz: geldiğimiz gibi geri gideceğiz. |
sebeplerimiz nedensel değil sanki,
boşluktan açığa çıkan çokluğuz.
o kadar çaresiz ve o kadar mazlumuz ki:
ne içten söylenen güzel şarkılar,
ne de bin defa ilhamla yazılan şiirler,
hiçbir şey anlam ifade etmiyor.
biz, biz olmak değiliz.
biz, yok olmak üzereyiz.
ve yokluk bir köşede ağlıyorken,
biz, yokluğa bile hasretiz.
Tebrik ederim
Yüreğine kalemine emeğine sağlık