KARA AYNA
kara aynalarda ilerleyen sonsuz yansımalarım.
başımı kaldırıp da hangi yüzüme bakayım? bir çizgide hizalanmış ruh halim. sen söyle, artık biz olabilmek için: hangi noktadan başlayalım? gizliliğe gizlenmiş gizliliğin, birden açığa çıkması yakınken, nedir bu anlamsız sessizliğin? bence bunun için, daha çok erken. ayaklarım soğuktan yanıyor. dizlerim kaskatı kesilince ben, düşüncelerime dokunur gibi hissediyorum. onlar birer soyut gaz zerresiyken, donup katılaşıyor. ağaçtan kopan yapraklar gibi, gözlerimin önünde düşüyor. sanki bu taneciklerin her biri, benden uzaklaşıp gidiyor.. ellerim, ellerim değil sanki; sanki ellerime hükmetmek elimde değil. yüzüme dokunmak istiyorum. yüzümü hissetmiyorum senin yüzünden. bir çiy tanesi gibi hissediyorum. ve ben düşerken senin yüzünden, sanki senden eksiliyorum. parmaklarım bana aynı hissi vermiyor. her dokunuşta farklı tuşlarından, farklı sesler çıkaran bir piyano gibi. saçlarında gezinirken parmaklarımdan; aynı hissi duyuyorum ve sanki: o sonsuz yansımalardan sadece biri, bana bakıyor kara aynalardan. başımı kaldırıp da o yüze bakıyorum. bu bir işaret gibi geliyor bana. artık bir çizgide ki ruh halim; dağılıyor sonsuz aynalara. iç içe girmiş o sayısız görüntüler, tek bir adamda birleşirken, gerçekte var olan iki ayna, biri ruh, diğeri de beden. sevgi hapsolurken zamana, ne benden yiter ne de senden. |