uçurumdan g/ ittiğinöyle bir derbederlikten çıkıp gittin ki; gök yüzünün sürgün çöllerinden, yağmur dökülüyor, intikam alırcasına kan kırmızı... yıldızların kirpiklerinden; binlerce gök kuşağı, gecenin nehrine vuruyor, şiir sandalında en yalın hüzün sırma öyküler saçıldıkça anıların sırrından, masallara çekip gidiyorsun; zihnimin girdabından... öyle bir nefeste tükendi ki mekanı olmayan bu şehirden çıkıp gidişin, hangi mevsim bitti, hangi sabahın başlangıcı adın; bilinmez, sorulmaz oldun, özlenmez hatta sevilmez, imkansızdın, ve şimdi artık yalnız, toprağa eceli gömer gibi, saçlarının kokusunu unutmak... öylebir adamdı çekip gittiğin, ismimi çalıp mısralardan sıradan bir karanlığa kavuşur gibi, avcunda tenimden izler, dudaklarında vişne çürüğü hasretin, sadece adam değil çekip gittiğin, bir aşk- ı avare, bir harabe, bittiğin.... deniz uykuda yakalanır, kumsalda kurşuna dizilir rüzgar, çocuklar ağlaşır günahsız gözlerde, bakışlarının gölgesine vuran karanlığa; benide al götür, sadece şiir değil, firarımdan gittiğin... kadavramın " DÜŞLERİ ... karan |