Onurumu kurşunladın
ONURUMU KURŞUNLADIN
Seni görmekmi yoksa görmemekmi daha çok üzüyor bilemedim O nasıl gelişti öyle diye yazmıştım, gidişine akıl erdiremedim Hala susuyorum, gönlüm tutuldu, acıyor Görmemeye çalışıyorum ama varlığını hissetmek bile varlığımı boğuyor... Biliyorsunki gelirsen başım doğrulmaz bakmam, bakamam Senin yüreğimi yaktığın gibide yakmam, yakamam... İçime cehennem koymuştun çekingen gözlerinle Cehennemini cennet edemedim, kan biriken gözlerimde... Hep kaçtım senden, hep kaçacağım Kalabalıklarda karşıma çıkma ihtimalin var diye Görürsem, gözlerin gönlüme değer diye Yine derdine düşerim diye, yine severim diye büküyorum boynumu Biliyorsun hak etmediğimi ama nasılda kurşunladın onurumu... Ne kaldıki bende ben her şeyimi sana sunmuştum Verilen aşk geri alınmaz gülüm, sen bu Çobana prenses olmuştun Senin için silmiştim her şeyi ve herkesi Sözde korkmayacaktık, görmeyecektik ayrılık kafesi Şimdi beni ağlattığın o mahpustan duyamazsın Kalemimin sesini ve satırlarıma düştüğüm seni... Tertemiz sevmiştim, tozsuz, dumansız, çamursuz, yalansız Uçurumdan itilirmi insan, birde sırtıma hançer sapladın vicdansız Vicdanın olsa ağlarken kıyabilirmiydin bana Hangi heyecan benden daha çok tesir etti sana Gittin hiç düşünmeden, hiç üzülmeden beni üzdüğüne Bense seni üzmemek için yuttum zehrini her gördüğümde... Hiç böyle susmamıştım ben kimse susturamamıştı Kimse gönlümü sallayamamış ve dahi kusturamamıştı Anladımki şiirlerimden gitmeyeceksin, o halde seni kovuyorum Kolay sanma bu kovuşu, içimi parçalıyor ve acıtıyorum Verdiğim sözleri hiç yemedim sonuna kadar sözüm sözdür Kovduğuma bakma gülüm senin aşkın benim içimin ateşidir, közüdür... 28 Ağustos 2006 Çoban m.y.b |