AYRILIKLAR BU KADAR ACITMAMALI
AYRILIKLAR BU KADAR ACITMAMALI
Akılla yönetilen bu dünyada Uyanıkken kurduğum hayaller, Uyurken gördüğüm düşler. Ayna kırıkları kadar kalabalık Ve Kanatacak kadar keskin sivri uçlar. Duygularımı ve acılarımı paylaştığım, Şiirsel tınılar. Kentsoylu hallerim. Bunaltıcı bir sıcak buğusun da, Sığındığım bahar esintileri. Bazen, sabah düşleri gibi hayra yorulan Bazen de yerden yere vurulan Garip yansımalar . Kimi dost, kimisi düşman ? Korkular, bıkkınlıklar,zorluklar Ve Acıların sindirdiği insanların iç güçleri Tutsak ve sınırlı. Yaşanılası bir dünya düşlerimiz, mahkum. Duygular duygusuz, aşklar karşılıksız. Öfkeler suskun, sevinçler hep yoksun. Sahi ; Düş pencerelerimizin perdeleri neden kapalı, Neden dökülmüş duvarda ki aynanın sırrı, Neden iki kez aynı düşü göremez insan, Neden iki kez aynı suyla yıkanılmaz ? Yoksa ; Yazgıyı kabullenip, İçten içe çürüyen bir ağaçmıdır şair ? Derin bir ah çekip, tuz basan yaraya Ya, bir parmak bal çalan ağızlara Ya da, bir damla su kuruyan dudaklara… Vücudumdaki tek yumuşak yerin Hep karnım olduğunu zannederdim Unutup yüreğimi çalılıklar da. Şimdi, Hüznünü taradığım aşklar, Dolunay gölgesinde arsızca göz kırpıyorlar. Uzayan her gün, muğlak. Geçen günler ise oldukca bayat. Durmadan tekrarlanan,kısırdöngü bir hayat da. Realite ve sadakat ! Kına kokulu ellerin geliyor aklıma Gerdek gecesinin heyecanıyla, kelimelerin sustuğu Sadece gözlerin konuştuğu anlar. Gözyaşlarımızın yanaklarımızda öpüştüğü ayrılıklar… Yüreğimi bırakıp gidişlerim Aklımda, buruk vedalarım. Üzüm karası gözlerin, İç çekişlerin geliyor kulaklarıma. Her gün,her saat,her saniye Kahroluyorum. Ayrılıklar ; Ayrılıklar,bu kadar acıtmamalı diyorum Ama; Acıtıyor,dayanamıyorum Ağlıyorum. Hande HAGHGOUİ 24.08.2008,pazar çengelköy/İSTANBUL |
Uyanıkken kurduğum hayaller,
Uyurken gördüğüm düşler.
Ayna kırıkları kadar kalabalık
Ve
Kanatacak kadar keskin sivri uçlar.
Duygularımı ve acılarımı paylaştığım,
Şiirsel tınılar.
Kentsoylu hallerim.
Bunaltıcı bir sıcak buğusun da,
Sığındığım bahar esintileri.
Bazen, sabah düşleri gibi hayra yorulan
Bazen de yerden yere vurulan
Garip yansımalar .
Kimi dost, kimisi düşman ?
Korkular, bıkkınlıklar,zorluklar
Ve
Acıların sindirdiği insanların iç güçleri
Tutsak ve sınırlı.
Yaşanılası bir dünya düşlerimiz, mahkum.
Duygular duygusuz, aşklar karşılıksız.
Öfkeler suskun, sevinçler hep yoksun.
Sahi ;
Düş pencerelerimizin perdeleri neden kapalı,
Neden dökülmüş duvarda ki aynanın sırrı,
Neden iki kez aynı düşü göremez insan,
Neden iki kez aynı suyla yıkanılmaz ?
Yoksa ;
Yazgıyı kabullenip,
İçten içe çürüyen bir ağaçmıdır şair ?
Derin bir ah çekip, tuz basan yaraya
Ya, bir parmak bal çalan ağızlara
Ya da, bir damla su kuruyan dudaklara…
Vücudumdaki tek yumuşak yerin
Hep karnım olduğunu zannederdim
Unutup yüreğimi çalılıklar da.
Şimdi,
Hüznünü taradığım aşklar,
Dolunay gölgesinde arsızca göz kırpıyorlar.
Uzayan her gün, muğlak.
Geçen günler ise oldukca bayat.
Durmadan tekrarlanan,kısırdöngü bir hayat da.
Realite ve sadakat !
Kına kokulu ellerin geliyor aklıma
Gerdek gecesinin heyecanıyla, kelimelerin sustuğu
Sadece gözlerin konuştuğu anlar.
Gözyaşlarımızın yanaklarımızda öpüştüğü ayrılıklar…
Yüreğimi bırakıp gidişlerim
Aklımda, buruk vedalarım.
Üzüm karası gözlerin,
İç çekişlerin geliyor kulaklarıma.
Her gün,her saat,her saniye
Kahroluyorum.
Ayrılıklar ;
Ayrılıklar,bu kadar acıtmamalı diyorum
AMA NE VAR Kİ, AYRILIK ACITIYOR. EN KÜÇÜĞÜ ACIDIR AYRILIĞIN. SENİNLE MUHABBETİ YİTİRİNCE BİLE YÜREĞİM DE BİR ACI HİSSETTİM. ACABA KIRDIM MI DİYE. KALDIKİ YAŞANAN SEVGİDEN SONRA AYRILIK ACITMAZ YAKAR.
AYRILIK ACIDIR HANDE.