SENİ SANA ANLATMAK
SENİ SANA ANLATMAK
Bir ah.., var dudaklarımda Bütün bir dünyayı acıtacak kadar acı bir ah !.. Duygularım var ürkek kelimelere benzer Çoğu kez susmak zorunda kaldığım. Mecalsiz bırakıp, öldürmeye yetecek cümlelerim var. Neden bir kuş gibi havalanıyor bakışlarındaki ümitler Göğün en uzak maviliklerine, El değmemiş yüreklere kanat çırpıyor ? Tam güneşi aralarken gözlerin, Mahreminde saklı kalan vuslatsız zamanlara... Acemi aşklarda kendisine çeken Dipsiz maviliklerin karanlık tortusunda, Ateşinin etrafında dönen aptal kelebekler gibi Yanacağını bile bile,döne döne yanmalar, Yolculuklarının bitmeyen uzak kavuşmalarına gebe. Ah !... Neden hep bilinmeyen adreslere yollarsın kendini ? Kaybolmak içinmi ? Yoksa mesafesiz derinliklerindeki denizlerinin Fırtınalarında savurmak mı düşlerini ? Aramak mı sendeki seni, bulamamak mı kendini ? Biliyormusun ? Yalan ; ’’ Düşüncenin katrana bulandığı anlarda doğar ’’ Cesaret, korktuğun anlar da !.. Korkma sen,bulaşma karanlığa,karartma düşlerini. Ruhunu ikindi yağmurlarında yıka, Ve ; Tertemiz bir aşkla yürü sevdalarına... Yürü can ! Hayat yürümekten ibarettir, Durma hep aynı noktada, durma dünyanın tam ortasında. Ufkuna yürü,kır uğursuz çemberini, Dışarıya çık hadi temiz bir hava al. Bak güneş ne kadar yakın ve sıcak Hadi dön yüzünü ışığa,sars kendini,yakala gerçeklerini. Bırak vursun mızrabın gönül tellerine, aldırma. Bırak kanasın dikiş tutmayan yaraların, İnatlaşma kendinle, Bırak anlamsız gururları, Susuz sevda bahçelerine yeni çiçeklerini ek Sök kuruyanları,temizle ve at. Yağ sağanak sağanak, büyüt yediveren güllerini. Mazeret bulma tahammülü zor yanlarına, Nedamet bir girdabın dönemecinde Elini yüreğinin üzerine koy, Doğum sancıları çeken, Derinliğinde vurgun yemiş bir yürek sesini dinle Bak nasıl,nasıl acılar içinde ! Hey yiğitler yiğidi Alp Tegun, Hey kalemi kılıçtan keskin ulema ! İstesende balçıktan heykeller yapamazsın, Taşı ne kadar oysanda,ona bir can koyamazsın, Uçamazsın kanat kanat her gönüle. Bak gökyüzüm bulut bulut, Dökülmekte yağmurlarım çorak vadilere. İnsanım nihayetinde, Çileye alkış tutamam. Duramam hırçın rüzgarlarının önünde Esef ve kederli bakışlarının denizinde yüzemem. Çekerim ateşinden çıkan dumanını içime, Can demem,canan demem Ne yar dinlerim, ne de yaren, Söker atarım yaralarımın kabuklarını Kanatırım acılarımı kezzap döker yakarım, giderim buralardan. Ne bir toz zerresi bırakırım ardımda Nede bir damla göz yaşımı saklarım anıları sulamaya ! Giderim ! Allah’a and olsun ki giderim ve bir daha Dönmem buralara. Hande HAGHGOUİ 01.02.2009 |