mart ayazında sana papatyalar getirdim beyaz sarı bir parça ısınalım içimiz ısınsın kışın en kasvetli günlerinde nefesimiz solusun sarı papatya koksun hislerimiz
beklerken vazoda çiçek masa üzerinde açarken rengarenk pencerede poyraz camların ardında soluk soluğa
akşamsefalarının açtığı uzaklarda yerle yeksan zaman sonrası bir nefes almak kadar belki görülen bir düş kadar pembe beyaz
içimiz yıkık viran sükut-ü isyan susuz çöl birkaç mısra birkaç şiir tozu sürüklensin zihnimizin girdabına
eskimiş sırlarımız bir bir karlarımızı delip can versin gönlümüze yaksın ateşini tutkularımızın kış sabahında bir kardelen gizli gizli tutuşsun ellerimiz en kuytu köşelerde
uçsuz bucaksız denizlerde gemilerimiz dalgalar boyu sürüklensin firari düşlere ıssız yerlere elveda deyip geçsin deniz fenerimiz hüzzam şarkılar söyleyerek her ayrılık sonrasında
aslında gelip geçen göz açıp kapayıncaya kadar bir çırpıda bir şey anlamadan yağmurlar süzülürken saçlardan biraz ıslak biraz dağınık ardında kaç sevda masalı gök kızıl gözler kızıl
dışarıda rüzgar sesleri evlerin bütün ışıkları yanık istasyonsuz karanlığa parıltılar vurmuş gecenin son faslı kaç yüz çığlık usulca yüreğin ta derinlerinde sancısı gizli hüznün iksirli efsunlu çileli
tüter buharı papatya çayının üstüne bir de sigara ruhumun duvarlarından sökülür sözcükler onca kelimeler içinde adın zihnimin köhnesinde çarmıha gerilmiş
henüz bitmemiş şiirde birer deniz kuşu ikimiz orta yerinde masmavi bir denizin üstümüze yağmur yağar sarı saçlarının uçlarından damla damla
susmayı öğrendik bir cezm gibi dirhem dirhem akmayı öğrendik
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
tüter buharı papatya çayının şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
tüter buharı papatya çayının şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
mart ayazında sana papatyalar getirdim beyaz sarı bir parça ısınalım içimiz ısınsın kışın en kasvetli günlerinde nefesimiz solusun sarı papatya koksun hislerimiz
henüz bitmemiş şiirde birer deniz kuşu ikimiz orta yerinde masmavi bir denizin üstümüze yağmur yağar sarı saçlarının uçlarından damla damla
susmayı öğrendik bir cezm gibi dirhem dirhem akmayı öğrendik
Duygu dolu yüreğinizden süzülüp gelen harika duygularla ve muhteşem güzellikte yazılmış yürek sesinizi gönülden kutluyorum tebrikler üstâdım. Gönlünüze ve kaleminize sağlık diliyorum. En içten selam ve saygılarımla. Allah'a emanet olun.
Çok güzeldi,çok çok acıklıydı, sevda ve iözlem vardı,Hakikat vardı, o güzel yüreğine sağlık Üstadıım , ders vericiydi,akıcı anlamlı düşündürücüydü kutluyorum Dualarımla selamlarımla
her zamanki tat ve lezzetinde, yine olgu ve dolgun yine lebalep dolu, dizeleri rengarenk çiçekler açmış, anlam ve de anlatım güzeli okuma sevgisi ve hazzıyla dolu imrenerek okuduğum müstesna bir serbest şiirdi... tebrikler ve de saygılar sunuyorum mümtaz kaleminize...
Yine muhteşem bir şiir dillenmiş yürekte, kaleme dökülürken kesik kesik hıçkırık edasında...Sarı papatyalar, akşamsefaları, kardelenler arasında hatmi çiçeğini aradı gözlerim... Her şeyin üstüne papatya çayı içmek...Şiirdeki sancıyı, gerginliği, hazımsızlığı, tansiyon dengesini sağlamış...Yine de ruhun duvarları bu rahatlamadan nasibini alamamış ki duyguları çarmıha germiş.. Adeta bildiği doğrulara isyan edercesine, din değiştirircesine isyanda yürek.. Bunca umutsuzluğun arasında denizde kavuşan kuşlar birinin diğerine haksızlık yapmaması adına isimsiz bırakılmış..Adalet inancı sarsılmamış, umut ise hep içinde... İçte alev alev yanan ateş, bastırılmış, söndürülmüş ama küllerinden yeniden doğmuş her "bitti" deyişte simurg misali... Finalde ise
susmayı öğrendik bir cezm gibi dirhem dirhem akmayı öğrendik
Diyen şair, içindeki duyguları kesin ve ilişiği kalmamak üzere bitirmek istese de , kaçıp kaçıp geri dönmüş duygularına... O çiceğin ismi yazılmasa da yürek, duygular tam olarak "zikredilmese" de kalbin en derin yerine adeta dağlanmış bir şişle nakış nakış işlenmiş.
Sancılı gizli bir hüznün sağlam bir kalemden sayfaya dökülümü yaşanmış...Öylesine yazılmamış hiç bir kelime ve irade ile duygusallığın çatışması bir nevi, istasyonsuz bir trenin sesi şiddetinde, yağmurlu bir günde balkon ya da bahçede sancılı iç çekişlerle kesik kesik "ah"lara dönüşüp yazıya da vermiş bu duyguyu...
Belki de şair bu kadar derin düşünmeyip yağışlı bir havada, sıcacık bitki çayını yudumlardan kış bahçesindeki çiçeklere bakıp, radyoda çalan hüzzam eşliğinde firari düşüncelere dalmıştır sadece...
"Şiiri yazıp paylaşırsınız, sonrasında şiir kendi manasını oluşturur...Siz basit bir bahar şiiri yazmışsınızdır, karşı derin acılarının yansımasını görmüştür şiirde öyle anlamıştır belki de...Velev ki böyle o zaman siz şiirinizi kutlayın...O şiir şiir olmuştur...Her okuyana başka anlam ve derinlik verebiliyorsa ne mutlu size" demişti kalemi güçlü bir üstadım....
Biraz dolaşıp gelsem belki de bambaşka anlamlar çıkarırdım daha şiirden...Zihin işte, hudut tanımıyor..Prangalasan da kendi anladığı ve anlamlandırdığı kadar düşündürdükleri... Düşünüp yazmamak olmalı mı olmamalı mı tartışılır..Yazdım gitti... Kaleminize sağlık üstadım...
sana papatyalar getirdim
beyaz sarı
bir parça ısınalım
içimiz ısınsın
kışın en kasvetli günlerinde
nefesimiz solusun
sarı papatya koksun hislerimiz
Tebrik ederim
Yüreğine kalemine emeğine sağlık