SALKIM SÖĞÜDÜN SIRRI.Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Rahmetli Annem, 2000 yılı Temmuz ayında daha 55 yaşındayken, Hak’kın rahmetine kavuşmuştu. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Benim İlkokul yıllarım, 1980 yılı askeri darbesi öncesiydi. Rahmetli babam, bu yıllarda, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde memurdu. Siyasetle fazla iştigal ettiği için sık sık sürgün yerdi. Bunda dolayı, ben de ilkokulu, Balıkesir’in dört farklı ilçesinde okumak durumunda kaldım. Bu sürgün tayinleri dolayısıyla, annemin de çilekeş bir hayatı oldu. Babamın emekliliğinden sonra, köyümüze yerleştiler fakat gizli şeker rahatsızlığından dolayı, hayatının son sekiz yılını, ama olarak geçirdi. Ben, annemin Hak’kın rahmetine kavuştuğu yıl, Ankara’da görevli idim. Köyümde yıllık izin dönüşü, anneciğimin kendi elleri ile dikip büyüttüğü, evin bahçesinde ki salkım söğüdün altında, olacakları bilmeden, annemle elveda dercesine bir vedalaşmamız olmuştu. Rahmetli anneciğim, bahçede hep bu salkım söğüdün altında otururdu. Bazen de onunla konuştuğuna, dertleştiğine şahit olurdum. Annemin rahmetli olmasından, birkaç ay sonra da bahçemizde ki bu salkım söğüt ağacı, sebebini çözemediğimiz bir şekilde kurudu. Ağacı kendi ellerimle kesmek durumunda kaldım. Ağacı keserken de rahmetli annemle, son vedalaşmamız aklıma gelmiş ve gözlerimin dolmasını engelleyememiştim. 2019 yılı Mart ayında ise ani bir kalp krizi sonucu, rahmetli babamı kaybettim. Her ikisine de Yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun. Bu vesile ile Bütün Türk Milleti ve İslam Aleminin Miraç Kandilini kutlar ve hayırlar getirmesini dilerim.
SALKIM SÖĞÜDÜN SIRRI
Anne, yokluğunla dertleşiyorum şimdi. Bilmem hatırlar mısın? Bana en son Salkım Söğüdün altında sarılmıştın. Oğlum! deyip bağrına basmıştın, Öperken, kokumu içene çekmiştin, Görmese de gözlerin, gönlünle sevmiştin, Ayrılık acısı çökmüştü içimize, Kederin gözyaşlarından taşmıştı, sessizce, Oğlum, yolun açık olsun, Allah’ım seni korusun, demiştin. Deniz Mavisi gözlerin nemli. Sen bana sarılmıştın, Salkım Söğüt de sana, Eğmişti başını mahzunca, İnce dallarını koymuştu omzuna, En yakın dostunu avuturcasına. Hep hatırlarım, Salkım Söğüdün altında son halini. Beni son görüşünü bilircesine, Pek bir mahzun, pek bir kederli. Elveda oğlum,! der gibi. Yenik düşmüştün, Gizli Şekere. Deniz Mavisi gözlerini hedef almıştı sinsice. Açık düşmandan korkun yoktu, Bilirdim, ne cesur kadın olduğunu, Babam yine yemişti siyasi sürgünü, Tayin yeri Bigadiç’in ücra bir köyü. Çamaşır yıkarken, çeşme başında, Yanında ben de vardım, yedi sekiz yaşında, Üç kadın saldırmıştı da sana, sıra başında, Allah var ya, haksızlığa tahammülün yoktu, Güvenmişlerdi kendilerine, sayıları çoktu, Bahaneleri sudan, sıradan. Beni saklamıştın da ardına, Sığınmıştın Yaradan’a Hepsini geçirmiştin sıradan, Birisinin de kocası, koşup gelmişti de, Çamaşır tokacıyla, onu da çıkarmıştın aradan. Hey gidi günler....! Artık eski cevvalliğinden yoktu eser, Sinsi hastalık yüklemişti, sana hayatın kederini, Almıştı Deniz Mavisi gözlerinden, hayatın ışığını, rengini. Hep hatırlarım, Salkım Söğüdün altında son halini, Beni son görüşünü bilircesine, Pek bir mahzun, pek bir kederli, Elveda oğlum,! der gibi. Salkım Söğüdü bahçemize ellerinle dikmiştin, Su verip diriltmiş, Sevgi verip büyütmüştün. Konuşurdun onunla, bilirdi bütün sırlarını, Dinlerdi sessizce, nefessizce. O da severdi seni, Bilirdi görmediğini, tutardı elini, Üzerine dökerdi, örgülü beliklerini, Eğilirdi üzerine, korumak ister gibi, Şahitti son vedamıza, Hüzünlüydü, olacakları sezer gibi. Hakkını helal et oğlum…’ demiştin, Gidip de dönmemek var, Gelip de görmemek, Büklümdür Muhittin’im hayat yolu, Ölümle evliyiz, hayatla yavuklu Anne sen gittin ya,! Salkım Söğüt de gitti. Seni yalnız bırakmak istemez gibi. Vermemek için sırlarını, Kuruttu dallarını, Döktü yapraklarını, Bıraktı toprağa geçirdiği tırnaklarını, Senin gibi, o da aldı gitti kendini. Anne sen gittin ya,! Yarım kaldı, her şey, Umutlar, emekler, Yarım kaldı her şey, Kaşık düştü elimizden, Yarım kaldı her şey, Çorbamız tabakta, Çayımız bardakta, Kanayan dizimiz sokakta, Yarım kaldı her şey, Uçurtmamız tellerde, Gülüşler resimlerde, Sevgiler gönüllerde, Yarım kaldı her şey, Yıkıldı gönlümde yaşattığım köy, Artık gitsem de hoş gitmesem de. Gönlümde çağlayan Kocapınar dindi. Hep hatırlarım, Salkım Söğüdün altında son halini. Beni son görüşünü bilircesine, Pek bir mahzun, pek bir kederli. Elveda oğlum..!, der gibi. Bilmem, farkında mısın? Yetim de kaldım, Babam da yok şimdi…! 29/05/2019 Muhittin KOÇ Bütün Türk Milleti ve İslam Aleminin, Miraç Kandilini kutlar, hayırlara vesile olmasını, Yüce Allah’tan dilerim. |
Emeğine yüreğine sağlık
_____________________________________Selamlar