Medet
gündüzler hafakanlar taşır
bohçasında soframa geceler kıyamet pişmanlıklarıma pişmanlık gerek tövbelerime nedamet münker nekiriyim kendimin sinsi bataklardan toplarım gönül izlerimi azap çiçekleridir derlediğim ömür bahçemden utançtır düşen aklımın payına özüme ateş ahdime ihanet medet ey mağfiretin yüce dağı medet. maskeler çeler aklımı güler yüzlü şirin sözlü maskeler efsunkâr hayallerdir kapılıp aldandıklarım nefsin bâde’lerindendir ayılmamacasına düştüğüm sarhoşluklarım muhabbet bardağından içtiğim mey ülfet kıvamında şehvet mahzunluk ve mahrumluktur nikabı arzuların heveslerin rahminde semiren cilvekâr felaket medet ey yegane necat kaynağı medet. bî çareyim bin pâreyim kıyısında kıyametin soluk soluğadır ruhum zor yokuşta mecalsizdir eyvâh’larım âr ederek taşıdığım utanç kamburumdur gaflet gölge varlıkların sırra kadem bastığı sığınaksız bir günde gölgeleneceğim ulu çınar sana ve sevgime olan imanım ve rahmet sağanağındır arınacağım derya elbet yüzüm sana dönüktür niyazım sana kerem et ihsan et medet ey sonsuz rahmet ırmağı medet tarumardır dayandığım dağlar şimdi düştü maskesi fani varlıkların sırra kademdir sevenler sevilenler orta yerde yapayalnız üryanım mahcup tövbelerin kapısında soluk soluğadır umut nefesim daralır sığmaz olur gecelere âh’larım gündüzler aciz kalır ey kimsesizlerin kimsesi uzağım herkesten sana yakınım mahcupluğum kendisinden utanır yüz çevirme yusuf’undan affettim de tebessüm et medet ey merhametin ipeksi kucağı medet Yusuf Akyüz |
kutluyorum sizi ve har okuduğum şiirinizi