yağmurunu da alma ellerimizdenimamesi kopmuş tespih taneleri gibi saçıldık orta yere güneş ağlasa tufan olur biliyorum deniz ağlasa tutuşur sular ya biz ağlarsak arınır mı gönüllerimizde kir beddua sinmiş dualar… neden saç diplerim kıpır kıpır yine nedir gözümdeki çiy tâneleri yüzünü düşüren nedir gündüzün neden kutlu bir mâbet gibi tıklım tıklım hüzün meyhaneleri… siyim siyim ağlarken gördüm denizi kıyıya vuran bedenlerin başında ve insanlığı(!) gördüm pür telaş mavi boncuklu efsunkâr yalandan kâm alma yarışında… karanlıklar bile ürperirken içimizdeki zındanlardan şehirler şen kahkahalarla oynaşta yüzlerde envai çeşit maske kardeş etidir çiğnediğimiz ve ihanetler semirir her yaşta… derin anaforlar içinde yalpalarken duygular kronik bir illetmiş gibi erdem ve haya özgürlük düşleri kundaklarken uykularımızı zülüm sarhoşluğu içinde bir güruh nizamat veriyor dünyaya… bitimsiz merhametin kalbi ey ey kimsesizlerin kimsesi bizi bırakma bize katlettiğimiz vicdanımız dirilsin diye yeniden yeniden hissedelim diye huzur veren gölgeni dokunuver yüreğimize… hırsla kirlenen kalbimizde kokuştu diye zaman unuttuk diye niyaz kapını düşürdük diye zikrini dilimizden ateşe koşan kelebekler misali muhtacız sönmek için yağmurunuda alma ellerimizden… |