Havada Hüzün Var
Her şeyde bir hüzün var,
Dizeler hüzünden doğar! Akşamlar hüzünle başlar Ve gecelerde buram buram Hüzün akar! Ay da, yıldız da Hüzünle toprağa bakar Kalem hüzün yazar Hüzünden doğar bütün acılar Hasretlikte, beklemede Yazılan her dizede Sevdanın sözlerinde hüzün var Güneş hüzünle doğar Tan yerinde öter kuşlar Gecikmiş acılı aşklar Hüzünle ağlarlar Her çekişinde nefesini burnuna Oksijen yerine hüzün solar Rüzgar hoyratca hüzün eser Ve yapraklar hüzünle hışıldar Çocuklar hüzünle ağlar, Anneler, gözleri yollarda Her şeyi unutup hüzünle bakarlar Kekikler hüzün kokkar Sisli dumanlar hüzün salar Hüzünden hazlar Bas bas bağırırlar Hüzünle örülü duvarlar Hüzünle kapanır kapılar Aşk hüzünle solar Ve kayıp olur gidersin Hüzünün beşiğinde Çünkü yüreğini Hüzünlü bir beşik sallar Yere serilmiş hüzünle tüm halılar Hangi taşı kaldırsam Altından hüzün çıkar Dışarıda, içeride, yolda Evde, işte, okulda eczanelerde Hep hüzün satarlar Eller hüzünle yazarlar, Gözler hüzünle bakarlar, Ağızlar hüzünle konuşurlar, Hüzün opüşü verir dudaklar Azınlıkta, çoğunlukta, … Baharda yazda, sonbaharda kışta Hayat hüzün sofrası kurar Ve hüzünlü yemişler sunar Çoçuklar, gençler, veliler, Ehliler, deliler, sevenler Terkedilenler, terkedenler Hep hüzüne dem vururlar Okşanır teselli edilerek Hüzünle sırtlar, Çöker çekilen acıdan avurtlar Çünkü avurtlarda Hüzünün ağır acıları var Yüzde ki derin çizgiler Beni acımın hüzünüyle betimler Su hüzünle akar, Yosunlar kayalara hüzünle tutunurlar, Çiçekler, güller, nergisler, kasımpatılar Hüzünle açarlar Çünkü hayatta aşkın ağır ve yaralı Çocukları var! Hüzün var; çarşı da, pazarda Nazarda, Hazar’da Dünyanın en ücra ucunda Bilemediğimiz bir hüzün var Ve bedavadan canımızı yakar Sosyolog Hasan Hüseyin Arslan - 15.11.2021 |