Suskun Şiirler
Şiirler hep suskundur
Kanayan her yara Şiirin ana yurdudur Hal, eda, tavır Onun takındığı asil huyudur Kabuk bağlasa ne yazar yara Şiirler için kanadıktan sonra Cehennem ve cennet nedir ki? Yenilerde bir şey kalmadı, Özlenen sade bir nostalji Şiirler hep suskundur Bitirir bir bakışta içini Her dize bir içimlik Bir güzeldir Ne kişiye özel, ne de tüzeldir Sevmeye müptezeldir Gözlere betimdir Hakkı yenmiş bir yetimdir Şiirler hep suskundur Sen konuşmazsan Kelimeleri kelamla yormazsan Paslanır yürekler hiç bir şeye dokunmadan Çile gölgede bırakır gülün çilesini Duymaz kimse içinin incimesini Gecenin koyu karanlığı da Apak gündüzün aydınlığı da Kalır, şiirsiz bir dağ başında Kar etmez dönüp geriye bakmak Mecburidir zamanla akmak Yakar insan kendi ruhunu Haddini bilmezse elinde çakmak Atarsın kendini o dipsiz kuyuya Sarılarak şiirlerin koynuna Şiirsiz hislerle uyuma Tenime yazdım adını tırnaklarımla Bitince sessizlik dipsiz kuyularda Apar topar düşme yollara Yoksa kimsesiz kalırsın Bir başına sokak ortasında Acı yağar gökyüzünden Kaşlarını kaldırıp semaya baktıkça Şiirler hep suskundur Zenginlerin konaklarında Onun yeri işçinin, emekçinin Ev kadının, tramvay şförünün, Garson kızın, bulaşık makinasını Toplayan yaşlı Bulgar teyzenin ruhunda Şiirler hep suskundur İnsan kalınca bir başına Gölgeler takip eder Seni gece ayışığında Sonra kaybolur bir hiç olursun Dizilmezse şiirler uğruna Sözcükler küser Direnir tümcelere Ben, şiirin cennetiyim diye Şiir bilir hitap ettigi nesneyi Çizger ve gider onu sevmeyeni Şiirler hep suskundur Konuşulmayan ağızlarda! Sosyolog & Pedagog H. Hüseyin Arslan - 30.10.2021 |