DÜĞÜN GÜNÜM OLSUN SANA VARIŞIM
Gün ölümün sessizliği.
Rebaplar çalınır inceden yaylarına Kudümler anlatır vuslatın adına... Ayrılma vakti, bu handan can veren canana... Ne çok şey yaşadık zaman içinde. Hatıralar sığmadı gönül kafesine. Yaradan oldu her zaman ziya gönül penceresine. O pencereden baktık daldık seyre... ....... Ne çok güneş Ne çok ömür kattık içimize Aynı gözle baktık hayata pencereden Sır aleminde yaşadık bazen sustuk. Sustuğumuzda hep kelamla yandık.. Kirlendik bazen günah dehlizinde Karanlığa batmadan yıkandık tevbe denizinde.. Her dilde başka hale büründü yasaklarımız.. Bazen gözlerden çağlayıp aktı yakalandık yine hayatın onarılmaz kibrine.. Bir sesle uyanıyorum bedenimin uyuşukluğunda. Hayal perdesi bitiyor artık, gerçek alem yurdunda. Kırıldığım okyanus çukurum ötelerde cevaplarla Ya Şemsim gönlünde ya da gönül gözünde Avare.. Solmuş yapraklar gibiyim hüzün dolu yerlerde. Artık nefes alamıyorum gözler dosta doğru semada. Bedenimin giysisi artık değişiyor ruhla.. İliklerimde hissediyorum hep ölüm kıymetini hunharca. Çehremde bir tebessüm beliriyor güneşin elinden tuttuğu canla.. ...... Ölümüm düğün günümse Mevlaya Açtım gönlümü murad ettim kandilde yanmaya. Yandıkça hiç oldum kendimi buldum Hiçlikte ben Hallaca koştum Kesildikçe tenim yaralarım aktı tenimden. Ölüm düğünüm Ölüm sonsuzluğum Ölüm bir kapıda vuslata arkadaş. Ölüm ya beyazla bitecek inşirah Yada sahnede kaybettiğin benliğin siyahı. Kavuşmak Canda canana sarılmak... Ölüm köprüdür dostu dosta kavuşturmak. Sen öz ol, söz ol dirilen muştu ol. Tam olmak ölümdür elif gibi Artık doğru olmuşsundur özün gibi.... MERYEM KARAPINAR |
Kaleminize gönlünüze sağlık.
Esen kalın.