Zamanın Kaskatı Hâline Müptela
Zamanın Kaskatı Hâline Müptela
kuyu bilmem kaç türlü yüzü var zamanın. turşu satan bir benzi de taşır, gülücüklere boğulan bebekleri de. can pazarlarında alımlaşıp vadelerle borçlanılandır. sızılarca dövülüp kemiklerce çarpa çarpa gelendir. müptela olmuş muharrikin gibi daim kaçırdığı. bu mahzunluk çok anlamlı geliyor belki tabloya ama rezillik bu, eşek kulaklı midas gibi ders veriyor hayata haberiniz ola. meğer ne müşkül işmiş yaşamak böyle prangalı ha bire oyalanıcılarla vakit öldürmek. sadece biz bize dünyevi ligde oynayıp eli bağlı salmaya yetmiyor zamanı. yük herkes Eyüp peygamber değil ki her bir nara duyulmalık yayılıyor çevreye. yalnızlıklara kanca henüz vurulmamışken bir ah oturur bin vah yekiniliyor. yükümüz kelebek ağırlığı değil sonuçta. canhavli zikirşinasları toplayıp başına hangi isteklere ortak olunuyor belli değil. eyvan ve arasta arasında bir lale devri bekleniyor belki kim bilir. on sekiz bin alemi yol bellese insan kendi teranesinden milim kaymıyor. istikamet üç boyut, altı cihetle sınırdaşlığı neyse ki var hayatın ama bağnazlığına hiç kimseyi laf ettirmiyor, ah inanmalık asıl bu zamanda lazım. emanet taşıdığımız canın mutlak sahibi Allah bize emanetini vermişken ah küçük hokkabazlıklarımız, kulaktan kulağa çeşni yalan adaklığımız. soğuk söz duymuşluğumuz yanında kırılan umut ülkesi hayal yaşadığımızı kim söylemiş? “işgal edilen zaman kişisel bir tarihtir ve kutsaldır” * resen el konulmuş cebri bir adım, hep çolpa kalacak fark ne kadar yazık, uzağa gidilse de uzamayacak henüz gerçekliğinden. şimdi böyle fellik fellik aradığımız kıratlara binmek bu olsa gerek. tutunamadık kim bilir ama en azından ellerimizi bırakmayıp barikat olur yanaşırız belki. * Sinan Ayhan İlkay Coşkun 22.10.2021 |
tebrikler ve saygılar sunuyorum...