DUYDUM Kİ
Duydum ki
Yaraların kabuk tutmuyormuş Titriyormuş ellerin Dalıp en ötelere kesiliyormuş nefesin Telaşlanma Buz tutmasın elin ayağın Rengini kaybediyorsun dünyanın Uykuların tedirgin Konuşmaların aralıklı Lokmaların düğüm düğüm Yatağın soğuk Tınıların boğuk Tenin epeyce soluk olacak Acıyı emeceksin Acıyı seveceksin Acıyı demleyeceksin gönlüm Kirpiklerin dökülecek şiirlerim üstüne Kuraklık boy verecek bal gözlerinde Seveceksin acıyı Ay sönerken de Gün doğarken de Duydum ki Küpelerini takmıyor saçlarını toplamıyormuşsun tepende Çiçekli elbisen naftalin kokuyormuş artık Ne varsa senle bütünleşen Düşmüş bit pazarına Tebessümü unutmuş Hüznü takmışsın ardına Gamzen büyülemiyormuş yüzünde gezinenleri Sözlerin bitirmiyormuş endişeleri Senden bir durak önce iniyormuş ayaklar Saatler durmuyormuş sende Epeydir toplanmıyormuş yamacına Meftunlar meczuplar uslanmaz uşşaklar Duydum ki Sıyrılmışsın canından Heyecanlarından Mavinin letafetinden Ateşin kızıllığından Yağmurun sesinden Duldasında bir kör şafağın Çivi sesindeymişsin tahta atların Her yeni gün Çayındaki şeker gibi kıvamlı eriyormuş İliklerine dek işliyormuş yalnızlık Ve dökülmüşlüğünün nişanesiymiş Işıltılı yüzünde saçılan pişmanlık Ciğerlerinde yanan nefese ah etme Tüm sorular fikrinde bulsa da cevap Çözülmüyormuş beynini kemiren düğüm Ve dört gözle beklesen de gelmiyormuş eşiğine ölüm Duydum ki Bizi fişleyip dualara Kazıyıp ismimizi duvarlara Bir olup bir ölmek için Uzanmışsın hatıralara… |