Zamanın Gereği
Zamanın Gereği
Mabet sınıfsal bir özgürlükte var olan insan, birlikteliği ve biriktirmeyi çağırıp kendi özgürlüğünün alakası yapıyor. ringdeki dövüşlerin hem kazananı hem de kaybedeni olurken ahlak ve vicdan terazisinde tartılan kazanıyor sadece. hoyratlığı dizginleyip bihakkın şükrediyor. ruha, bedene ve özgürlüğe ram olan insanı muhkem saymanın yanında bahçe sahibine teşekkür ediyor. haddi aşmama, irfani haslete çağırıyor. düzene sokabilme önceliğiyle bütün açıkları teyellemek, cami ve okul, terbiye ve terakki, tembih gerektiriyor. herkes imanından memnunken, nasip, güzel fayda ibadet, kale ediyor. Kale korku insanın kaygılarından en büyük teslimiyet kalemi. el atılan ağrıyan baş gibi hemen yakınında duruyor. ne zaman geleceği belli olmayan bir ürperti kaçkını edasında. hortlamış gibi canını acıtan her şeyin korkağı oluyor. bu kederler karşısında her dem korkunç yüzleri taşıyor. en kavi yapıları inşa eden insanın kalbi kırılmaz makine sanılırken ayak ağrılarıyla alın terleri girift bir hal alıyor. bacayı ve paçayı saran her devingen yangın korkusu içindeki gözlere doluyor. surlar zapt olurken resen el koyulan varlığı kale gibi mütemadiyen ağlayan çarşı olmuyor. Çarşı mal biriktirme furyası varsıl bir felsefenin öngörüsü olmalı. güç sarhoşluğunun en yakınındaki refik, ekonomi gibi duruyor. karnı doyurmanın asıl olduğu dünyamızda daha fazla tok olunmuyor. kırbalarını ve küfelerini doldurup çarşı pazar harcamaya doymuyor. canın açlığını söylemek zemheri ayazı kadar zor, hüznün varidatını artırmak gerekmiyor. hasat zamanı gönenç, zevk ve sefa esrime getiriyor yanında. sevinç ve keder arasındaki insanı, ne kadar çok şaşırtıyor paranın esareti bilinmiyor. çarşafını sererken kimbilir kimlerin insanlığını elinden alınıyor. insan bu zekasının sarhoşluğuyla alıcıyı çoğaltma tasasında büyük dünya, yeni pazarlar doğuruyor. İlkay COŞKUN 11.09.2021 |