Eylül de Hüzün Sisi
Bir hüzün sisi çökmüş geceye
Gelen bu melankolik Eylül’le Ağaçlar küskün geçmiş güzel günlere … Dökülüyor sararmış yapraklar Tek tek hüzünle Eylül’e Kütüphane olmuş yapraklar Ormanlar içinde! Kurumuş gönül ağaçları bu mevsimde Bilmem ki, neye benzer Mevsim savaş açmış kendine Vurgun yemiş saçlarıma benzer Söylemediğim sözler kalır geriye Hüzünle içimde … Bir hüzün sisi çökmüş geceye … Hani o muhteşem mehtap ve yıldızlar nerede Daha bu gün Onu Eylül’ün İçim dolu dize dize hüzün Düşündeyim yine her günki gibi Bardak boşalmış, doldurup getirsene! Bir sızı çöker içime Uykusuz geceler de … Seni düşünürüm, tapulu senet gibi Hükmettiğin yüreğimle! Ağır ağır geçiyorum; Yorgunluk çökmüş üzerime Bir mevsim ölüyor acılarla gözlerimde Adı Eylül söyler kendi şarkısını Bülbül diliyle … İşvene kapıldığım rüyasız gecelerde Gece mi karanlık, yoksa yüreğim mi? Aslımı kayıp ettiğim bu mevsimde Bir hüzün sisi çökmüş geceye Gözlerim buğulanır senin büyünle İksirini içerim ölümüne … Yapraklara benzer ömrüm, Çürür giderim her gün biraz daha acı içinde Düşüp geliyorum işte peşine Sür ellerimi o nurlu yüzüne Bereket olsun gözlerimizden akan Yağmur niyetine … Bir hüzün sisi çökmüş geceye Yüreğim ise gümbürder Eylül hüzünüyle Döner giderim, girdabında ömrün Gözlerini seyrede seyrede … Hasan Hüseyin Arslan - 10.09.2021 |