AŞKIN HER HALİ...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ‘’Hangi bulutlara niçin sarındın Gözlerindeki mavi kimin gökyüzü Süheyla değildi başkaydı adın Ellerin buz gibi ağzının büzgüsü Kaç yalnızlığın gizli üzüntüsü’’(A. İlhan) Hecelediğim minvalde saklısın, kayıp sefam Açamadığım yakamda gizlenmiş bir broş gibi Gözlerimde tüten yanık sevdam Aşkın beş hali İsmin değil titrin ahvali: Geldiğim, Konduğum, Göçtüğüm, S/üzdüğüm Nihayetinde uçtuğum… Ah, o beş hali illa ki Aşkın ihbarı Sözcüklerim efemine Yalnızlığın kırık kiremitlerinde Yosun yeşili gözleri göğün Aşkınsa örtündüğü bir tebessüm Ehli keyif olsam ne ki? Sevdikten sonra hatırına aşkın Kıyamet kopsa da kaçtığım Kaynakçası yüreğin Ah, o seferi hüzün yerle yeksan Mağdur düşlerime kefil illa ki mi hüsran? Aşkın altıncı hali ve tutuk ve donuk: Buzdan bir çehre Yandıkça eriyen güneşte saklı bir buse Elbet alnıma konan illa ki gecenin ve aşkın bitimsiz lehçesi. Lal iken yüreğim öncesinde Şimdilerde heybetli esintinin gölgesinde Tüten şehir vapuru gibi Tuttuğum neyse elimde kalan bir düş gibi Kaybolmaların ertesi Kendime hep yenik düştüğüm illa ki Hayatın öğretisi Ah, bir de o çan eğrisi Kulaklarımı sağır eden Ağırdan aldığım yaşarken Sevmelerin coşkusu Kaybolduğunda ansızın bu matemle örtüşen Bir hazan mahsulü düş ki… Sözlüklerden kaçan binlerce kelime Aşkın adağı ve duvağı ve sersemlettiği bir coğrafya Gökteki gözlerim yeryüzünde ise İçimde kalan binlerce ukde Sanrıların coşkusu Ve suskuların neticesi Bindiğim o dolmuş gibi Sahiden de dolmuş mudur yüreğim… Aşkın atağı Yalnızlığın adağı Gözlerimde sergüzeşt gölgeler Aşka kapılan rüzgârın ensesinden düşmeyen Gözünden düşsem de aşkın Her şey dün gibi içimde saklı Elbet hayallerin de yok ötesi Yaşadığım değil yaşattığım binlerce hikâye zihnimin Gerisinde seken bir kuş gibi Yüreği ve sevgisi telaşlı Afaki bir mutluluk ise şairin değil mi ki hakkı? |