Üç kısa oyunI lulişka buraya uzan belki birinci perde yanlışlıklar güldürüsüydü taslamıyorum, öğreniyorum kendimce bu figürler bulutlanıyor bir ürperti nostradamus ve yine ürperti.. II baktım bütün ölülerin yıldızları bütün uyuyanlar ve frengili ay gibi bir nefesin yüreği suya yansıdığında lanet kurbağalar ve onu çevreleyen yarasalar arasında o oradaydı anlatırken fesleğenin iniltisini ve orada mıydık, cezalanmak için, tanrı kaç kez ruhu tutuşturuyor tanrı kaç kez yağmuru yakar tanrı kaç kez bahçeyi söker, alıp götürür tanrı kaç kez bir ürperti kubbeden aşağıya bir ürperti ve üç kısa oyun.. III aniden bir sesin kucağına düşüyorum kirli kırmızı kabukta ezilmiş kış ve soyunurken ağaçlar aryalar ve dublörler biraz daha dalıyorum, üzgünüm çok gözlerim soyutlanmış yakında daha karanlık olacak ve ıslak teraslarda daha fazla olacak taş üzerine taş taş da çatlamaya başlayacak bu tuz, bu bizim yüzümüz bu odadaki fenerler ve lambalar, belki de tanrı’nın göremeyeceği kadar kendimden uzaktayım |