9
Yorum
36
Beğeni
5,0
Puan
919
Okunma
Yokluğunun kırkıyla savaşıyorum
Varlığınla yıkanmak ahrete kalacak!
....
Göz kapaklarını kaldır
Küstüm çiçeği gibi boynunu bükme karşımda neria
Demirden hıçkırıklarını tığla dudağımın
Bakışlarını salıver gecenin duldasına
Ne diye oyalanırsın
ne diye söyle!
Ah şu benim gramajı eksik gelen canımın sol kefesini
Ağırlığıyla dolduran
Kuytuluğun memesinden -sus- emziren
Sessizliğimin efendisi!
Ah benim kapanışı yarım kalan yaralarımın ateşbaz sancısı
Acımın başkaldıranı!
Çevir gözlerini
Eşref saatine kur!
Katliamlar dolanıp duruyor başımda
Rivayetleri soğusun artık kuyruklu yıldızın
Eski elbisesi yırtılsın karanlığın
Ne zaman kayacak
Ne zaman sızacaksın kahrımın cinayet mahalline neria
Burnumun direğine yumruğunu vuruyor özlemin
Kokunu taşıyan bu rüzgâr nereden gelir
İçimin bozkırı toz/duman
Bu taylar nereye gider neria
Başıboş kurşunları yuvasından salıveren kim
Aklımın çengelindeki hayâlini
Emanete koyup da unutuveren kim
Ah benim ses tellerimin enleminde konaklarken
Genzime bir tüy bırakıp da öyle gidenim
Ah benim çalı kuşum
Sen benden uçarken
Akşamları nereye iner
Sabahları hangi dalın vitrininden selâmlarsın öyle
Ah neria!
Yokluğuna çatı arayan kimliksiz bir a’nın hamiliyim
Yolum boşluğun soyundan nem kapıyor
Yoluma çıkan ne varsa tekmeliyorum
Çıkışı bulmam zor olacak
...
-r)
5.0
100% (19)