Mahkeme-i Kübra
Belki bir gün bir yerde, kesişirse yolumuz
Gözlerinin içine, nefretle bakacağım Boşuna heveslenme, sarılamaz kolumuz Bir lav gibi kaynayıp, içine akacağım Bakışlarım çok şeyi, sessizce anlatacak Kulağın sessizliği, kalbine dinletecek Yaptığın ihanetler, vicdanı inletecek Kini madalyon yapıp, boynuna takacağım Sığmayacak bedenin, bulunduğum o yere Duracağım karşında, göğsümü gere gere Senin kalleş yüzüne, bakınca tek bir kere O zalim yüreğini, korgibi yakacağım Oraya geldiğine, bin pişman olacaksın Neden geldim diyerek, saçını yolacaksın Zangır zangır titreyip, acıyla dolacaksın Kalbine şimşek gibi, bir anda çakacağım Dudağımdan üstüne, beddualar yağacak Seni öyle gördükçe, şu yüreğim soğacak Her sözüm can evinde,nefesini boğacak Gözlerimle alnına, kurşunlar sıkacağım Çektirdiğin acının, hüzünleri yüzümde Yaptığın ihaneti, göreceksin gözümde Kendinden geçeceksin, duyduğun her sözümde Bütün ciğerlerini, yerinden sökeceğim Senin o yaptığının, tarihte yoktur eşi Yürek affeder mi hiç, senin gibi kalleşi Vicdansızca yaktığın, içimdeki ateşi Gönlümden çıkararak, gönlüne dökeceğim Yaşların dökülecek, benden nasıl döktüysen Canına çökeceğim, bana nasıl çöktüysen Utancımdan boynumu, nasıl öne büktüysen Bende senin boynunu, önüne bükeceğim Geceyi düşman bana, uykuyu haram ettin Uçurumdan aşağı, hiç acımadan ittin Yaşarken öldürerek, dünyamı yıkıp gittin Vallahi bende seni, yerlere yıkacağım Unuttu gülmez yüzüm, permeperişan halim Yaşamaya ne umut, ne de kaldı mecalim Ben seni Allahıma, havale ettim zalim Mahkeme-i kübrada, huzura çıkacağım Erhan DOĞANAY |