Siyah simsiyah
Siyah simsiyah
Giderken yitirdim tüm yetilerimi, geriye ne kaldı dersen, yetimliliğim. sen ve yağmur, yani saflık ve gözyaşı, geride kalan “akıl” ve “gönül” ikisini de üfledim avuçlarına sen giderken, ve sana emanet kıldım, onları... gün gelir seninkilerini de alırım diye. bir gün, bir gül bıraktım ardından, parmağımın ucundan suya damlayan kana inat… siyah, simsiyah. bir damla kan, sonsuz imtihan ahh, ey vah, eyvallah…. Yeryüzündeki tüm savaşlar ve adanmışlıklar, bütün çırpınışlar, varlık ve yokluk senin adınaydı. benim olmanı isteyen melekiler ile, ellerin olmanı isteyen iblisilerin muharebesi… tüm aşklar kurbanlarını sunmuştu, ve son defa yeminlerini yakarışlarına katmışlardı. sonsuz bir teslimiyet ve huzurla. sadece yaradanın bildiği ve hiçbir canlının olmadığı bir yerde kefenler giydirmiştin hayallerime, siyah, simsiyah bir yudum can, sadece canan ahh, ey vah, eyvallah Bir “elif miktarı” bile yeterdi kaybolmak gözlerinde, bir “nun” kadar işveli, narin ve sahiplenilmek cüzlerinde. aşkın ve aşkınlığın kader yazgısı benimkisi. ateş gibi, alev kadar inatçı, köz kadar yakıcı çünkü bütün yangınlarım sana dairdi. onları söndürmeye gözlerim hep su akıttı. akıttıkça eridi. eridim, ve sende gördün işte, ateş kırmızı, gül kırmızı, günah kırmızı, fakat aşk ve ölüm siyah, simsiyah bir damla yaş, inadına savaş ahh, ey vah, eyvallah H.Ali Aydın 16.06.2008 |
parmağımın ucundan suya damlayan kana inat…
Hoş...