Son Ocak
Günlerin en bilinmezi
Dünlerin en unutulmazındayım Hafızamda Ayrılığın en acımasız hali Sensizliğin yıl dönümündeyim Hiç büyümemişim Senden sonra karanlıklarım daha koyu Önüne geçemiyorum korkularımın Düşlerimde gölgene sığınıp Hesapsız gözyaşlarıyla uyanıyorum uykularımdan Ben kabul etmesem de gidişini Hayat devam ediyor İş, güç Çoluk çocuk yaşamak derdi derken Çok sürmese de Seni düşünüp senin gibi Dimdik ve inançla sarılıyorum anne yanıma Taa ki aynada yabancılaştığım, kız çocuğunun saçlarını tararken Ellerimin titrediğini görene kadar Bazen dalıp gidiyorum öylece Kulaklarımda ninnilerinden bir demet Ya da ne bileyim Bir bayram sabahı Yanaklarımda dudaklarının sıcaklığı Kala kalıyorum öylece Cama düşen kar taneleri içimi üşütene kadar Her kar tanesinde yüzüm düşüyor toprağına Ciğerim derinden, yerinden sökülüyor Memleketim öksüz kalıyor donuyor duygularım Soluğum nefesim kesiliyor. Saçların diyorum anne okadar da beyaz değildi henüz Neden beyaz ölüm Neden beyaz ayrılık Duymuştum aslında Beyaz en çok meleklere yakışırmış Eminim ki Gökyüzünün en güzel meleğisin yeryüzünün olduğu gibi.. Sevgi avuçların da, şefkat parmak uçlarında Ayak bastığın cenneti öpüyorum Annem Bu gün otuz ocak Sana hasretime dair ne yazacaklarım biter Nede söyleyeceklerim Karakışın karasını başıma yemeni sarıp Gidişine kara ağıtlar yaksam da Biliyorum ki sen hiç gitmedin Annem ~~~~ Soğuk ve ayaz son ocak gecesinde Ayrılığın ve Azrailin buluşmasını Düşen her kar tanesinde Tekrar yâd ediyorum Vedasız kayıplarıma!... |