5
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
717
Okunma
Taşımıştı sırtında adam uzun bir kışı
İlk yeşeren tohuma umut dedi o yüzden
Hem yorgundu dizleri hem soluktu bakışı
Durdu hesap sormaya geceden ve gündüzden
Dedi: Artık dünyanın kafatası yarılsın
Çıkıp umut mahzenden biraz bize sarılsın
Umut yoksul olur mu, heybesinde bin yemiş
Sağar elbet toprağı emmek için özünü
Halaskarı garibin yoktur diye kim demiş
Ellerini kaldırıp O’na döndü yüzünü
Dedi: Rahmanür rahim ecir, cefa sendendir
Şu garip kullarına yalnız vefa sendendir
Yeşil-mavi birleşti gök ağladı haline
Derelerden salındı tarlalara bereket
Güldü nasırlı eller şükretti ahvaline
Düşündü ki elzemdir biraz emek, hareket
Dedi: Taşın kalbini yarmadan ekin vermez
Nimetin eyvanına varmadan ekin vermez
Kazma kürek kuşandı, dilinde eski türkü
Toprak ile hasbihâl zamanıydı bu zaman
Gece gündüz çalıştı, sırtında yırtık kürkü
Anlayınca topraktan ekmek almak çok yaman
Dedi: Ben de sendenim, özümüz bir değil mi?
Ki sana döneceğim, sözümüz bir değil mi?
Dünya vicdana geldi bu sözleri duyunca
Gülümsedi ağaçlar, rengârenk oldu bozkır
Umuttu yastık yorgan iki mevsim boyunca
Ve sonbahar gelince taamla doldu bozkır
Dedi: Elhamdülillah muhanete kalmadık
Rahman’dan ötesine el açıp ram olmadık
Yanağından oğlunun eğilip öptü toprak
Saçlarına kırağı düşmeye başlamıştı
Savruldu avucuna sonra kuru bir yaprak
Anladı kapısını çalan yeni bir kıştı
Dedi: Sen de sineme uzanınca umut ol
Kâh yağmur ol düş yere kâh göğe çık bulut ol
5.0
100% (9)