6
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
2153
Okunma
Sus, hep sen konuştun, hep ben dinledim
Hangi hikayeydi; kelebek mi ne
Sana, ne olursun anlatma dedim
At kelimeleri artık mahzene
Anlattın, anlattın ve ben vuruldum
Sonumu bilerek firakı sevdim
Asırlar mı geçti, neden yoruldum
Kelebek gözünde kaybolan devdim
Siyahın beyazın elinden tuttun
Bir sözün saadet bir sözün acı
Söyle can dostunu nasıl unuttun
Nasıl tanımadın incir ağacı
Buğulu gözlerim seni arardı
Gece perdesini çekince cama
Yüzümden yüzüne bir kapı vardı
Sessizce girerdin bekâr odama
Bir beyaz kelebek her gün dalında
Okşar karanlığı ve raks ederdi
Adını duyardım her masalında
Aydınlık çökünce susup giderdi
Ne ki okunmaya başlar bu masal
Senle bölüşürdüm derin sızımı
Öğrenirdi yaprak öğrenirdi dal
Geceye çizilen alın yazımı
Bir kelebek uçtu, yaşlandım mı ne
Hayat bedenimde bak nakış nakış
O tüketti beni, zaman bahane
Ne yaz günahkardır, ne bahar ne kış
Artık adım yoktur aşkın dilinde
Buluta sıkışmış ay matemiyim
Umudun karanlık bir sahilinde
Kalbinden su almış batık gemiyim
Divaneyim; konuş, ne olur susma
Yaşlı dallarına batmaz sitemim
Saklanıp kuytuya, geceye pusma
Güneşe atsam da yanmaz ki şemim
Maziden bir perde açıp sen ve ben
Ve beyaz kelebek; yatıp yan yana
Bir hülya miktarı kaçıp geceden
Yeniden girelim ölmüş o cana
Her duygu nisyana köle midir ki
Haydi söyle bunun var mı ilacı
Dostluğun zamanda hükmü nedir ki
Sende mi sende mi incir ağacı
5.0
100% (12)