Mızıkacının, ağır notalarından anırır çaresizlik senfonisi.
Yaşanmamış bakire aşklardır;
Sigara dumanında arıyorlar, en ufak bir teselliyi.
Mostralık meyvelerden su çıkarmaya çalışıyor yaşanamayanlar.
Anıların, buruşuk yüzlerinde ahkam.
Hüznün birdirbir oyunlarında, bitmiyor akşam.
Kendi başına, kısa pantolonlu bir çocuk,
Çocukça topaç çevirme çabasındadır, dar sokakta.
Parke taşlarının üstüne dökülmekte, resmedilmemiş yağlı boya.
Uzaklardan, gülme krizine girdi yalnızlık.
Yorgun balıkçının kederli çayında yok bir tat.
Denizin bir ihaneti midir nedir, kalmadı balık.
Şeceresinde hiçbir şey yok vefasızlığın.
Amma bekletti beni be, gelmiyor özlenen yarın.
Çırılçıplak düğünlerde, bilinmeyen ağıtlar yakılıyor özlemlerden yana.
Kaybolmuşluklar çullanmakta serçe kuşun ölüsüne, acımasızca.
Önüme, aşılamayan set çekti o kendini bilmez yıllar.
Damarları patlamak üzere olan ellerin koruduğu,
Eski bir gramofondan, bağırmaya çalışıyor o saf duygular.
Başını kaldıramıyor gelincikler, bahar uykusundan.
Soteye yatmış acımasız av peşindedir hazan…



(28 Ocak 2012 -10.Şiir Kitabımdan)