SekeratŞiirin hikayesini görmek için tıklayın İnsan’daki alıcıların (kalb, ruh, sır...) da gün gelir bir gün ayarı bozulur elbet...
Hal böyle olunca yani alıcılar bozulunca iletişim kopukluğu muhakkak.... Ve sonrasında sapmalar, kopmalar... Ölmeden evvel bir ayar yapılırsa ne güzel... Aksini zaten aşağıya yazdık... Hayatın gerçeğinden koptuktan sonra yalanlarla geçer ya ömür... Ve işte o yalanlar ile de son bulur hayat... Sonrası... Sonrası O’na kalmış... Vesselam...
Kopuk kopuk irtibat,
Kurcalanmış frekans. Çeşit çeşit dalgalar, Ve daha pek çok nüans. Şimdi zamanı değil, Olmaz olsun böyle şans. Bir hazırlığım da yok, Alo!... Alo!... Ambulans. Nerde eski günlerim! Hızlı müzik, hoppa dans. Nerden çıktı şimdi bu? Son demdeki konferans. Hayatın son perdesi, Ne farklı bir ambiyans. Sanki gökteyim de ben, Sağım solum türbülans. Gençliğim ah gençliğim, Açık senet, bol avans. Artık bu andan sonra, İşe yaramaz balans. Aslında ben masumum, Tek suçlu kahpe Bizans. Eskilerden memnunduk, Ne bu reform, rönesans. Pembe dizi kaçtaydı? Dolar, altın ve finans. Durun, durun gong çaldı, Borsa nasıl son seans? Güle güle dostlarım, Bedri, Boris ile Hans. Dünya seni boşadım, Zâten sahteydi alyans. Bu kokuda ne böyle! Yok mu dolapta esans? Tamam! Şimdi sessizlik, Gerçekleşiyor trans. Boş durma haberini, Çabuk ulaştır ajans. Öldü, ben ölmem diyen, O zavallı ekselans. Ben bu yerde yıkanmam, Hani yerlerde fayans. Pardon! Gassal efendi! Nerde duvarda lisans. O karanlık çukur mu? Heyhat nerde rezidans. Ben ki mevkî sahibi, Alın size referans. Bağlamayın çenemi, Benim mizacım ofans. Kalem boşalmış gibi, Hani nerede defans. Artık kalmadı gücüm, Yalan oldu rezistans. Peki, peki ey ölüm! Sana olsun reverans. Ah şu selâmet yurdu, Ve bir garip performans. Ne olur koşturmaya, Gösterilsin tolerans? Ankara, 2008 |
Sırların sırrını hatırlattınız. Saygılarımla.