UMUDA SARILDIĞIM HER HÜZÜN VAKTİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Mevsimi b/ölmeliyim hecelere yetmedi tutuşan eteklerinde ay ışığının mahrem imgelere yol vermeliyim elimden geldiğince ve sözcüklerin d/okunulmazlığında bir y/anıp bir sönmeliyim. Hücreleri ölen beynim değil. Beylik de değil hani diyemediklerim. Ne Beylikdüzü’nde gidip gelmelerin mealidir Söylemeye cesaret edemediğim Ne nakşıdır mevsimin ki Körelmiş bir kapının aralığından geçti Madem Aralık rüzgârı Aralık bırakmış olamam kapımı Hele ki bir ömür yüzüme kapananların da Bitmemişken faslı. Neyse yongam. Neyse solup solup açan goncam. Ne çiçek ne böcek Saçlarıma konan varsa yoksa hasret: Ne kendime taşındığım Ne yürekler aşındırdığım Ne de gül olup tanışıklığım bülbülle Şakıyan her gecede sönen feri günün Her günde seğirten şu yürek ikliminin meali Ne gördüm de göreceğime razı mıyım da Pekişen bir rehavet Ta ki yolum bir şiire düşene dek. Katıksız hezimete uğradığım ömür Hala barışık iken hüznümle Belki de neşenin doz aşımı Sövdüğüm nefsim Soluksuz kalana kadar tükettiğim nefesim. Ne iksirim ne zehir Yorgan döşek hayallerim Yine de cesaret bulduğum serildiğim Safiyet yüklü olmanın hem Neresi kötü? Bir mazluma sevdalı Bir manzumeden alıp da gıdamı Bir hikaye ise yazdığım Susuzluğumu giderdiğim Her cümlede kaykıldığım şu ömürden aldığım Cesaret en çok ön sözü olmak günün Gün dediğin semiren gecenin titrinden. Ne titreyen sesimdir engel Ne gülüşüm çalıntı bir esinti Eremediğim hidayet ki yokuşun başı Konamadığım bir esaret Bilip bilmeden sunulan önüme Kabul eyleyip nafakamı bölüştüğüm Tan vakti şiir vakti Tini ömrün en çok da Şüheda mazinin yudum yudum içimi Elbet körelmeden yaşatacağım ömrün duayeni En çok umuda sarıldığım her hüzün vakti. |