GECENİN PROJEKTÖR GÖZETLEMESİ
Hüzünler konar, Sonbahar elbisesi giyen dallara. İdam fermanını yemiştir, Boynu bükülür sararan yaprakların. Acımtırak tadlar, tur atmaya başlar buralarda. Pencereleri sarsıyor, bağ bozumunun naraları. Korkar, Siyah üzümle vedalaşamaz, asma dalları. Sıyrılıp matlaşır tüm renkler. Tanımadığım düşüncelerdir, odamda beni bekler. Kimin nesi bu falcılar, ellerinde kapkara iskambil kâğıtları. Hep müjdeliyorlar, çekilmez kahrı. Paslı bıçakla, derilerimi yüzüyor kaderim. Zaman Koparıp attı, saatlerdeki akrep-yelkovanları. Kapıyı hızla vurarak çekip giden, Gençliğim mi, çocuksu heves-güveslerim mi? Başımda zonkluyor, bilinmeyen denklemlerin serenadı. Hiç ama hiç günahı yok feleğin, anlaşıldı. Tersine söylenen eski şarkıların, Dökülen notaları altında eziliyor günbatımı. Yabancılaşın bakalım yabancılaşın, anılar. İsli paslı dar sokaktaki Morfinlerin kahkahası ile dolu barda, Yanılgılarımla yalnızlığım kadeh tokuşturuyorlar. Ciğerlerime dolmuyor, kaçak-göçek nefeslerim. Hala çözemedim neye alametmişsin, vefasız sevdiceğim…
(8 Ekim 2011 tarihli 10.Şiir Kitabımdan) |