Sâki
Yine sonbahar hüznü düştü gönlüme saki
Sen değil misin beni böyle sermest eyleyen Burçların ötesinden gam süzüp emri vaki Kalbime vura vura beni derdest eyleyen Toprağın neşvesini sezen gökler telaşlı Ufkumu saran hüznün terennümü dilimde Gül, alından tutuşmuş, gözlerim her dem yaşlı Bin yıllık çilelerin nasırı var elimde Bir yanda kaldırımlar, bir yanda soğuk rüzgâr Kızaran yaprakları saran iki kol olur Sonsuz bir siyah gibi ruhuma dolar efkâr Sılaya düştüm derken yine gurbet yol olur Karanlıklar içinde ne ölüyüm ne diri Şu sönen mezarlıkta harabat ehli benim Doldur bütün efkârı, içmesin başka biri Yârin ayaklarında turâb olsun bedenim Erol URAZ 12.11.2020 Kırklareli |
Biraz hasret, biraz gözyaşı, biraz da yarım kalmışlıktır.
El ver sâki;
Geciken kendime yetişmeliyim şimdi
Ya ve Sin kavminde
sûr’u üflüyor kalbim
yüklemi vurgulu misk-i amber
sazın Zühresinde özne
menzili sonsuzluğa çekilen perde
Amin diyorum külümü vereceğim güne..!
(Şeffaf Ayna şiirimden nacizhane)
Manidardı ustaca yazılan şiir sonbahar yakamozu ve yaşamın eşleşmesiyle.
Saygılarımla hocam.