MECZUP
MECZUP
Söyle ey meczup ! Bir dağın eteğinde salınan gelincik Nasıl bir sevdanın harına yanmış ki , Kızıla vurmuş rengi ? Ya da, çiçeklerin şahı sümbül’ün boynu neden eğri ? Su ile zambak arasındaki bağ ise, neyin nesi ? Bir güle, bülbülü figan ettiren ne ? Neyi anlatır karanfilin yedi rengi İlahi aşk , değil mi ? Söyle ey meczup ! Gözyaşlarımın neden kan’a vurmuş rengi Neden boynum bükük Neden su, arı kılmaz beni Siyah/beyaz çizgilerin arasında yaşadığım Aşk mı ? Çile mi ? Ya da Beni alıp götüren şiar Kaderim mi ? Yoksa, aykırı ruhumun , olmazları istemesi mi ? Kim bilir, yüreğimdeki fırtına ne renk Ve nedir, gözlerimdeki yaşın sebebi ? Acı ! Acı bu kadar sevilir mi ? Söyle ey meczup Kaderse eğer bu acının sebebi Ağlasın o zaman kader ! Assınlar ruhumu, bitsin aykırı istekleri Belki o zaman bilirim ben de, fırtınanın rengini Denk düşmemiş deme Ya bir eksik , ya bir fazla Kim bulmuş ki, gönül dengini ? Şimdi ağıtlar yak diyor bana şiar ! Ağıtlar yak ve tut ateşi ! Göreceksin (!) fırtına da kül rengi Bırak çiçekler İlahi aşka eğilsin Sanma ki ruhun, aykırı ve asi Unutma ! Gönül kimi sevdiyse, o dur dengi Söyle ey meczup ! Şimdi, Şiarı mı dinleyeyim Yoksa, seni mi ? İbrahim ÖNÜÇ |