KÜL BİR ANI
Çarpıldım bir sis vakti sana geciktim
Soluklarıma yekpare tıkandı basamaklar Aldırışsız avuçlarına düştüğünde üveyk kalbim O gün tüm körüklü otobüslerin altında kaldım tüm duvarların harcına karıldım ölüm fermanım yazıldı o gün Revakları ayaklarıma alıştırdım sabahları Her sabah uyandırdım serçeleri hüzünle Ben bestelettim gamzelerine şarkı onlara Oysa sen hep sabah(lar)ı doğa sandın Ah! Sabah vakti bedenimden geçen bir sızıydın bilmezdin Her düştüğümde bungun yüzüne , irileşti boğuntum Sarp Uçurumdun yıllarımı dizili sende buldum Otobüs durağı 41 körüklü Hüzün Bir gölge gibi peşinde ben Dört yanım ihtimal ihtimallere umutlar biriktirirdim Yaklaştıkça sana uçurumdan bir kez daha düşerdim uzardı yıllarım yıllar geçerdi bir arşınlık mesafeye yağmur yağmazdı Dilimde söz utanırdı yıllar uzardı Adımlarımızı denkleştirirdi eski bir köprü Bir nağmeye daralır, heyhat! harf gücenirdi Sen kaybolurdun ağaçların rüzgarsız gölgelerinde Umutlarım korkuluklarına düğümlenirdi köprülerin Gün durmadan batardı rezil bir yenilgiydim akşamlarda Akşamlar kabuslarım ruhumun karanlık örtüsü Tatil günleri batık bir sandaldı bulanık sularda Tüm tatil günleri seni benden çalan hırsız terekesi Kaç sene kaç mevsim kaç gece, yaşadığım mülteci bir hayaldi Düşlerimde firak divit divit yazıldı Korkuyla uyandığım sabahlarda yatağım elemle kanardı Otobüs durağı 41 körüklü Hüzün Elimde bir mektup zaman çarpıldı Bursa’da Işıklarını üzerimden sünger gibi çekti şehir Tepeden tırnağa sarardım çürüdüm zamansız bir tenhada Elinden gayrı diyar diyar dolandı mektubum Erzurum’da Adana ‘da Otobüs durağı 41 körüklü Hüzün Bursa’da zaman tükendi Ayıklandım nihayet atlasımda bir ülke gönendi Ayhan Altun |
yüreğinize ve emeğinize sağlık
yüreğiniz susmasın kaleminiz daim olsun