bir kedi iki sevgi üç aşkayaklarıma dolanıyor gece en çokta kalabalıkların ıssızlığında sokakta yağmur ve kedi sesleri sanki bir çocuk ağlıyor gündüzleri en çokta kör gözlerin mavi damlarında çiçekleri şiirleri özleyen kırılgan saçlar ile beyazlar düşüyor üşüyor sanki insancıklar tanrı eli değmediği daha ufak ufak yaseminlere bir gece durgu ile konuştum eli yüzü gözleri ateş karası idi sustu damlacıklar ellerinden toprağa düştü kaçıncı ölüm dedim kaçıncı gözlerini yumdu güneşle ağladı yüzü güldü birden yağmur yağsın istedim ellerinde gülümser hep konuşuyordu oysaki hecelerin batımı ruha dikilen kölemen yılların aç çığlıkları bir kız annesini özledi yıkıldı duvarlar neyse ki aşkı bulmuştu mavi göklerin yıldız siyahları uyumuştu umursamaz zamanın diliminde bir kedi ayaklarıma dolandı sus dedim sus hayallerin olmadığı bir düş getir dedim getir !!!! sakın ağlamaklı olma nefretin gününde bu nisanlar katarlar gibi giderler dolu dolu düşer yamaçların koynuna iri erikler ve beyaz dut ağacının gölgelerinde sabahlar bilekleri yorgun deniz gibi kıyıların ve gözlerinde gök kuşağı alınmış haziranlarda bekleme dedi sus ama sakın hissetme gecelerimi düşerim dedim yanaklarının en neşeli yağmurlarına en çokta sincapların gözlerini ve kuşların kanatlarına severim bilirsin sesim karanlığının coşkuları ve idam edilmemiş urgan gibi beklemelerim tut olur mu ? her gün tanrının zaferi iyi kötü ve ekşi ölüm gibi bakma sesler ve nefesler bir kedi iki sevgi üç gülüşte |
çağrılan yere
istediği yere götürür.
öyle güzel.