BU AŞK’TI BENİ PERİŞAN EDEN
Aşkla,
Aramıza kara kediyi sokansın. Köşebaşını, sıvışıp kaçan, umutlarımdır. Eski bir hikâyeyi anlatmaya başlar ihtiyar kurt; Yüreğinde, Yeniçeri ayaklanmaları hazır ve nazırdır. Teselliler ise, sırra kadem bastı. Bir sonbahar esintisidir, ensemi gıdıklar. Gecenin bilinmeyen bedduları, Yaylı çalgılar eşliğinde, ortalıkta oynaşır. Bomboş bulmuşlar meydanı, Ağır sıklet düşünceler, üzerime yıkılır. Masmavi öykülerin üzerlerinde ölüm külleri uçuşmakta. Diyecek yok, girdapların dönence mutluluğuna. Güzel şarkılar da kısırlaştırılmış, Köhne barların ortamlarında. Atılan adımların, sahipleri belli değil. Belli belirsiz gölgeler geçip gidiyor. Aşina o dilenci de, artık el uzatıp para istemiyor. Kaldırım taşlarının rengi hepten değişmiş. Mevsimine uyup, kabuk değiştirmekte duygular. Vefasız sevgili uğruna; Zamana karşı, Yavaş yavaş acı mağlubiyeti tatmaktadır, Saçlardaki aklar… (20 Eylül 2011 tarihli 9.şiir kitabımdan) |