AH ALMİLÂ III "KIRIK HAVA"
Almilâ; sen misin aynalardaki kadim sır?
Gözlerindeki bu esrar; tılsım mı, büyü mü? Bir derviş gibi tüketiyor beni bu kahır. Ya çek beni darağacına, ya çöz düğümü. Her akşam bir kırık hava seni hatırlatır. Kimsede bulamıyorum, sende gördüğümü. Almilâ; öksende bir güvercin kanat çırpar. Titreyen sesinde eski bir Türkçe gizlenir. Ruhunda sanki bir mesihin nefesi var. Dokunduğun her yerde çiçekler filizlenir. Ne zaman ki şarap renginde bir yağmur yağar; Her pencerenin kenarında yolun gözlenir. Almilâ; şimdi bir çölün ortası gibiyiz. Gül bahçesinde çatlamış toprak gibi kurak. Sanki kopmuş kıyametin ertesi gibiyiz. Bütün hevesler bize bir asır kadar ırak. Nûr’un evine çekilmiş perdesi gibiyiz. Ya gel bana, ya beni de karanlıkta bırak. Almilâ; gecenin üçüdür, in cin sokakta. Bir ben rüyasındayım o müstesna uykunun. Giderken son bir defa arkanı dönüp bak da, Gör yüzümde hayalini sararmış ufkunun. Yalnız bir saç telin kalmış aynalı tarakta, Bir de duvarda simsiyah gölgesi korkunun. Almilâ; uzak bir ses yankılanır her demde. Bir ses ki; sızı gibi beynimde, uyutmuyor. Sonra kapanmaz bir yara büyüyor gövdemde. Yerini hiçbir buse, hiçbir acı tutmuyor. Aklıma kirpiklerin düşsün istemesem de, Arsız bu gönül; seni bir türlü unutmuyor. |