Bir bulutun çatlağından sızan yağmurbir düş(üş) benimkisi bulutun kenarından ilk damlanın yağış biçimi ben en çok yağmura benzerim sevgilim belki çisenti belki sulusepken sıkışıp kaldıkça yokluğun yirmi dört yassı kemiğimde sevmek düşüştür buluttan toprağa ve kokusunu alabiliyorsan yağmursundur uyurken saç okşama gibi annem öğretmişti ellerim henüz değmemişken tabuta bir bulutun söz geçirmeyen yanıdır yağmur bakma öyle yüzüme dikenine katlanmadan soramazsın rengini bir güle çölün tam da özlendiği yerim ben kurumadığımı kanıtla ıslanırsam, kendimi alamam senden kanatsız bir kanamayım düşmeye mahkum doğurgan bulutundan anlamalıyım bütün aşk şiirlerini tabulaştırmalıyım her melankolik nakaratı neredesin dedikçe şahidim olsun istiyorum gitme kal dediğim bu karanlık ve revire dönmüş şehirde okunsun istiyorum yine de kuvvetle muhtemel okunmamış şiirleri çürümeden şairin kefeni ben en çok yağmura benzerim sevgilim belki kırağı belki dolu ve bütün kaçmaların toprağa düşen damla yanında olamasamda ıslanırım kokunun toprağı yaran ne varsa ellerin hani kapatırsan avuçlarını aralık tuttuğum kalbim üşür körolası günahlar pusuya yatar dualar beni anlamaz yine de gizlerim seni narkoz gibi ki o vakit cennetim olur vuslat ile hicran arası bir dudağın hiç öpülmeyen yeri |