Kilit’Ey sadrıma dokunan efkâr hâlimi ma’rûz gör varlığım yanıyor...’’ .... her gece sırtımı sıvazlayan hüzün savruldum musanın duası kadar yüz karası yüzümü ağırladım kanat çırpan bir kuşun kanadında.. her gün her gece üstüme yıkılan bu sızı ve tutunduğum her dala yenilgimi mahrem ettim.. artık nazarımda gözlerin şanlı zafer sandukam ihlal edilmiş,kimliksiz .. ey yetim kaldığım! bugünde erteleme katran karası olmuş züleyhanın hayallerini.. ne çıkar artık ? umudun küskün yüzü.. soluksuz.. ey zehrini destursuz atan! sağanak sağanak kan akıyor yusufun kanlı gömleğinden.. ölümcül şarkılar meth ediyor suskunluğun sefil sarkacını.. yâd edilen tüm aksanlı şiirler göğün indinde gazabın semasında biçâre.. gel etme ziyan gel etme çiçek bahçelerini bu kadar hazan.. ... ... ey çeşm’i gözlerini zaferim bildiğim! değilmiydi bir beni yaşatan onlar ? durma kalmadı kıblemde muhabbet asılı kaldı acziyetimde kanamalı sevdam... yunus’un duası ile ellerime ver tedirginliğin biatını.. çehremde açan olmazı olduran sırdaşım.. saf tuttuğum.. adını hüzme hüzme dokuduğum.. biliyorum bunların yeri değil biliyorum bunların zamanı değil... ölümsüzlüğün kilidi saklı söylenmeyen onca acı gölgelerde saklı şenlendirdiğin tüm kentler mecalsiz susamış toprak kadar bitkin argın.. .. ... ey beyhude iç çekmişliğim! ne zaman ki düştüm bu karanlığa kara dökümlü yıldızlar ayrılmaz oldu yakamdan lakin vesvese ettiğim karanlık şimdi inkarda her gece vebalini boynuma asıyor yüküm ağır.. düşüm cambaz.. toprağın fısıltısı hizada bu kadar unutmuşken biz bizi bunca geçmişken zaman kundaklansın bir rahlede salkım saçak azabın nar-ı mevsimi.. .... ’’ettiğim aha inanma! dudaklarımın vahyi kesik..mil değmiş gözlerimin astarına.. ve sonrası ... çocuk gülüşüne gölge düşen laçka bir mavi...’’ Belma. |
Toprağa kök salmak yerine keşke uyutmuş olsaydı çığlığını…