DOKUN
Üzerine kedi resmedilmiş bir mandalla
Panoya tutturulmuş not kağıtlarından birinde Sevmekle ilgili bir paradoksun altına yazmışım Adının baş harflerini... Nasılını tahmin edemeyeceğim anlarınlarının içinde olmak istemeden Seni istemenin sakin halini yakaladım yarım açılmış bir pencerede asılı aksimde Boynumdaki çukura edilmiş iltifatı anımsadım. Beğenildiğini duyduğum parmaklarımı severken yakaladım diğerlerini usulca Öyle bir ürperdi içim... Çok düşünüyorum şu sıralar, kaç çizgi vardı göz çukurunun kenarında, Sağ elinde ben var mıydı... Neden bakmamışım, nasıl unutmuşum, bakarsam anımsayacak mıyım sonra. Uzak geliyor orası, uzaklaşıyorsun, gölgen hızlanıyor Gün gün... Korkmak için bile miskin ruhum Uyukluyorum, Uyandırsana... Son gelişine benzemez, ilk gelişine yakın Yaklaşsın nefesin istiyorum, Dokun... Sokakları, uğultuları gittikçe kendime benzetir oldum bu mevsim Duvarda asılı dalgası dondurulmuş bir fırtına resmi seyrettim Tam üç saat... Tek damla kıpırdamadı. Arkamdan uzanarak, okuduğum haberi okumaya çalıştığını hayal ettim Eskisi gibi. Kokunu almaya çalıştım, olmadı... Niçinini bilmek istemeyeceğim hallerin içinde olmak istemeden Seni istemenin suskun halini yakaladım ses tuşu kapatılmış bir romantik filmde Akşamları ince tülle kapalı pencerelerden sızan insan suretleri gibi İki şakak arası gezenleri deşifrede dudaklarım Uzuyor edilmemiş cümleler, uyuşuyor talep edişteki heves. Yatak huzur satmıyor, örtü ayaklarımı ısıtmıyor Üşüyorum. Sarılsana... Son gelişine benzemez, ilk gelişine yakın Yaklaşsın nefesin istiyorum, Dokun... 29.06.2020 |